Ela gözlü dilberim, canım aşkım her şeyim,
Tatlı gülüşlüm benim, bal dillerini yerim,
Acımı sen dindirdin, öptüğün yer gül oldu,
Gülüşüne yandığım, bak tutuştu her yerim
Ay misali nurlusun, neşe sevinç saçarsın,
Bastığın toprak olaydım da,
Bir kez üzerimden geçseydin.
Bilir misin sevgili,
Ne zaman aklıma gelsen,
Benim için zaman mefhumu değerini yitirir,
ŞİİR: Muhip Erdener SOYDAN (babam)
Doğum tarihi: 29 Ekim 1943
Ölüm tarihi : 15 Ekim 1986
HATIRA
Hatıralar acı veriyorsa insana, o hatıra değildir.
Ya unutmaktır çözümü,
Her bir şey bir bir kopuyor hayatımdan,
Tesbih tanelerinin yerlere dağılıp kaybolması gibi,
Arkadaş, dost bildiklerim, sevdiklerim,
Canımı acıta acıta, ciğerimi söke söke,
Bir bir gidiyorlar…
Başım gövdemden kopuyor mesela,
Bu sabah yüzümü yıkayacakken,
Yine aklıma düştün,
Nasıl unuturum bir tanem,
Hatırası var,
Dün gece yanağımdan öpmüştün.
Dilimde şeker, balsın,
Ne güzel tatsın,
Pas vermezsin kimseye,
Kız havan batsın!
Nazlısın, cilvelisin,
Bayıldım sana,
Söylenecek bir şey kalmadı hayata dair,
Her şey söylendi, yazıldı, çizildi,
Ve yaşanmadan bitiverdi,
Bir ömür misali.
Ölü bir doğumdu aslında hayat,
Suni teneffüs bile kurtaramazdı,
Bir şeyler arıyordum sende
Ne arıyordum, niçin arıyordum, bilmiyordum
Gözlerin miydi aradığım?
Kulaklarını mesela hiç düşünmedim
Dudağını da aradım
Burnuna sıra gelene kadar
Ülkemiz üzerine oynanan oyunların evveliyatını özetlersek ortaya şu tablo çıkar: Yıllardır doğu ve güneydoğu bölgelerimiz hep bir sürgün yeri olarak görüldü. Gıcık gittiğiniz bir adam mı var,yaz iki satır şikayet dilekçesi, '' Sür doğuya, burnu sürtülsün.'' anlayışı ile hareket edildi. O bölgelerde yaşayan halkımız ekonomik,sosyal ve kültürel yönlerden eksik kalınca maalesef zamanla ön yargılarla hareket edilerek ikinci sınıf vatandaş algısı yaratılmak istendi. Devletimizin hizmetleri oralara istenilen seviyede gitmedi. Bir de 1980 ihtilali o bölge halkı ile askerimizi karşı karşıya getirdi. O dönemlerde cereyan eden hastalıklı kişilerin yapmış oldukları kişisel hatalar, kurumlara mal edilemez. Devlette devamlılık esastır. Kahraman, şanlı ordumuza zaman içinde iftira kampanyaları başlatıldı.Askerlerimizin köyleri yaktığı, o bölge halkına zulmettikleri algısı oluşturulmak istendi. Oralardaki toprak ağalığı saltanatının kökü bir türlü kazınamadı. Halka iş, aş imkanı sağlanamadı. Yeterli ölçüde fabrikalar kurulamadı, okullar açılamadı. Oralarda yaşayan kürt kökenli vatandaşlarımız, kardeşlerimiz okuyabilmek için bin bir zorluk ve çile ile batı illerine gittiler.Bir çoğu devletimizin üst kademelerinde görev aldı. Almaya da devam ediyorlar. Cumhurbaşkanları,Başbakanlar, Bakanlar, Valiler, Kaymakamlar,Müdürler, Doktorlar, Hakimler, Öğretmenler vb. her meslekten değerli insanlar, işte bu bölge coğrafyasından çıktı.
Tabi o bölgeler ihmal edilince, bölücü vatan hainlerine imkan doğdu. Cahil insanları kandırmak her zaman kolaydır. O bölgelerin yıllar öncesine dayanan ihmalleri maalesef bölücülerin ekmeğine yağ sürdü. Topraklarımız üzerinde rant sağladıkları için, o bölgelerin masum halkını kandırdılar.Bir de buna bazı devletlerin, ülkemizde karışıklıklar çıkarmak istemesi eklenince, zamanla öyle bir algı oluşturuldu ki; Türkiye Cumhuriyeti devleti toprakları üzerinde yeni bir coğrafyanın temellerini atmak için, o bölgelerde yaşayan masum halkımız üzerinde baskılar kuruldu. Askerine, polisine haince tuzaklar kuran, o bölgelerin her düzeyde kalkınmasını istemeyen malum güçler zaman zaman düğmeye basmak suretiyle halk ile güvenlik güçlerimizi karşı karşıya getirdiler ve çatışma ortamını doğurdular. Bunlara bir de geçmiş yıllardaki devlet politikalarındaki kararsızlıklar ve malum terör örgütlerini hafife almak eklenince, işte şimdiki tablo ortaya çıktı. Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı düşman bir halk oluşturmak istendi. Oysa o bölge halkıyla devletimiz arasında bir husumet asla olmamıştır. İş makineleri, kamuya ait araçlar neden yakılıp yıkılır sanıyorsunuz? Çünkü o malum güçler aldıkları emirlerle harekete geçiyorlardı da ondan. O bölgelerin kalkınmasını, gelişmesini istemiyorlardı.Durum böyle olunca; bölge halkı sindirilmek, korkutulmak istendi. Yol kesen, arabaları durduran, kimlik soran ve '' Buraların hakimiyeti bizden sorulur.'' imajı verilip,güvenlik güçlerimizi ve askerlerimizi pasifize etmeye çalışan malum güçler ortalarda cirit atmaya başladı.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!