Yüzüncü Yıl Üniversitesi Restorasyon bölümünü okuyan Vaner Kayaçelebi İletişim merakı sebebi ile Restorasyon bölümünü bırakarak, Maltepe Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Sinema Televizyon bölümünü okumaya başladı. Anlam arayışları yıllarca onun peşini bırakmadı. Sonunda anlamsızlık içindeki anlam arayışları doğrultusunda şiirler, düz metinler ve öyküler üretmeye başladı. Çeşitli dizilerde Yönetmen asistanlığı yaparak, medyada kendine bir yer edinmeye çalıştı. Çeşitli tiyatro senaryoları yazdı. Belgesel film olmak üzere çeşitli kısa filmler ...
O katildi
Onu pişirip yemenin hayranlığı, gizliydi
Sigara içimi kadar tuhaf bakışları vardı
Gözlerinden irin damlardı
Dudaklarında, tümör başlangıcı
Bir bulaşıcı tarafı vardı
Bir çocuğun yalnızlığını paylaşması kadar içli bir yerdir, Harran
Orada kadınlar sevdaya menzil
Orada erkeklerin bakışları lirik
Hiç görmediğin bir yeri anlamak kadar mahsur kalır ketum adımlar
Bilmelisin ki ben Harran’da esen rüzgâr kadar yadsıdım uysal bakışlı yavru kızımı
“Ayrılığın yeminleri çalıyor, Kaptan-ı derya! ” diye başladı söze
Zaman statikleşti
Statik olan zamanın hızlanışı kâbus oldu
Zamanın affı yok
Zaman ki verdiğini “s’ke s’ke” almayı boynunun borcu görmüşse
“Toplum sözleşmesi” bile yetmez tek bir zamana.
Taştan bir adam bakıyordu
Taşa taş gerek!
Bezgin bir taş
Kırık bir taş
Taş burkuldu
Taş taşlaştı
Doğa ile sevişmek
Badem ağaçları
Kır çiçekleri
Tan vakti, katedral vakti
Akdamar adası; Haziran, Temmuz ayının coğrafyası
Kaç destan
Sıradanlaşıyor bulunduğun iklimler
Azalıyorsun yavaş yavaş
Çözemeyeceğim bir enerji akıyor senden bana
Adını sen koyuyorsun
Benim gözlerim hâlen uzak iklimlerde
Bir “zen hikâyesi” anlatıyorsun bana
Çocukluğunun arkasında olmak ne güzel
Özveri, sevginin yani geçmişten gelen sevginin yanında bir masal, bir de masal keyfi
Bir fotoğrafta uzaklığın resmini yapabilir misin, aynı biçimde ve içinde bulunduğun uyuyan güzelle?
Şimdi karşında duran nergisin fotoğrafı
Kara sevdadan histeriye akan gönül uzaklığının fotoğrafı
Sanki kurtarılmayı bekleyen çelişkinin sosyal kırıntısı
Sorumlusu sensin, bir kuşu öldürdün sen. Kaç intihar varsa, hesaba yatırılsın. Kaç dua varsa, cehennemdir meskeni. Terk edilmiş katedral gibiyim. Penceresi olmayan evler gibi bakma bana! Tamam, aşağılık olabilirim; aşağıdan gel, yukarıya çek beni. Ben ki bodrum katlarında gizlice ağlarken, senden tek bir tutar yan beklemedim.
Şimdi tek bölmeli odamda kitap sayfalarında gezinirken, hamam böceklerinin isyanıyla selamlıyorum tüm ayrılıklarımı.
Dünyanın oluşumunu anlattığın gün, terk ettim seni
Kalakaldın ıssız gelgitlerinde
Ortaköy’de sabah rüzgârına takılırken, asi yelken
Dönüp dolaştı içinde katliam, hezeyan büyü
Kadıköy’ün arka sokaklarında bir köpek kadar yalnızım
Dağları dere edenin
Dereyi kara edenin
Var mı aykırısı, sükûn toprağın?
Geceyle, cümbüş gelinir
Dağların yüzü nemlenir
Var mı aykırı, benden öte otların?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!