Oğlum;
Ne çok
Yaşlandım yokluğunda
Bir gurub batımı kadar uzak
Birkaç kare kadar yakınsın bana…
Rengini çaldım
Çiğ düşen dudaklarının
Ne yaşama, ne sonrasına
Ben bir sana yandım...
Koza içindeki kelebek misali
Eğirdim sessizliğin ipini
Asla vazgeçme çocuk olmaktan
Erik düşleri kur yandaki bahçeden
Üzerine dondurma dök,yeni pantolonunun
Ayakkabılarının arkasına bas
Arka sokakta top oyna
Acı çek,en büyük acın dizindeki bere olsun
Seninim işte,
Kabuk bağlayan zamanına inat
Son kez bakacaksın yüzüme…
Terleyecek saatler,
Ellerimin içi ıslanacak,
Erkekliğime inat
Kınına yakışır bıçak
Sevdana sevdam....
Sarkıtlardan damlayacak gözyaşın.
An ve an oturup kenarına
Nemrutun,
Hayalini kursam...
Tekrarı yok bu oyunun
Anlamak istemesede akıl
Çoktan perde dedi zaman
Tozunu yutmaya vakit kalmadı
Her an değişen sahnelerin
Çalışmak için senaryosuna
Papatya zamansız acar
Sen zamansız dogarsın
Sorgulamak düşer nacara
Şafak söker
Tınısı duyulur yusufcugun
Sen erik agıcın altında
Gaydalar çalıyor düğününde…
Öylesine uzaktasın ki
Öylesine perçinliki
Sana açılan yolların
Yüzyıllardır kapalı kanatları
Çırpınmak boşa
Kıymet bilmez bahar,
Keser başını gelinciğin.
Oysa âşıktır gelincik,
Bir anlık ömrünü vermek için…
Sebepsiz nefes atışları ile
Gelir koca dünyaya…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!