Nerdesin desem ses verirmisin?
Assosun, zeytin yüzlü kızı
Taş duvarlı yaşlı Rum hanında...
Terlik tıkırtılarını duyarmıyım yine
Beklemeden baharı
Papatyalar taç olurmu saçlarına
ayasında çiziliydi yüzüm...
alyazmalı bir serüvenin
yitik adamıydı babam
yarın doğmuş olacağım...
oysa çoktan öldü
yaşayan bir yanım....
Sensizliğe uyuyacağım yine
Saymadım kaçıncı olacak
Üzerimden yorgan kayacak
Düşerken bir kaç saniyede yere
Üşüyecek göz bebeğim....
Ellerim arayacak
Ben badeyim
Fırtına kokarken Ankara
Bilmem yolumu
Biçareyim
Gamı gazel okur dudak
Soğuk mu soğuk
çok zaman oldu
Troyanın sahilinde bir çocuktu sevdam
elinde ateşten bir top taşıyan
yandıkça derisi
için için ağlayan
bir balıkçı barınağına sakladım
Bir sabah daha
Uyananacağım
Şımarmaya hazır
Olacak yüreğim
En çok seni seveceğim
Kır saçlarını
Sen hilal severdin
Ben ay...
Demir döverdi bakışların...
Çelik olurdu çocuk yüzüm...
Mermerin kadar beyazım bu gece
Korkmadım inan ey sevgili
Yılandan bile
Gidişin kadar
Gidiş demek
Dönüşe nispet edermış
Berat-ı efkarım
Bir gece daha doğmak için
Bekliyor vakt-i ilmi
İçimde buruk bir nağme
Dilimde tütün
Nereye gittiğimi bilmeden
Neydi derdin be çocuk...
Sesin gelmeden geldi katre-i matemin...
Neydi İsyanın be oğul..
Koymadan adın cenge tutuştun
Otağın olsun diyar-ı Ankara...
Yurdun olsun dizi sultan-ı mahın...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!