Ne, gün aydınlık burada, ne güneşin sıcağı var.
Soğuktu bize de,dikenli ve çivili yataklar...
Enkazın altında, uzanacak bir el beklerken sizler,
Benim de burada donuyoRuhum...
Acı, her renge bürünür bana göre..
Çünkü beynimiz, acıyı renklere göre kodlayabilir..
Sevgilinin verdiği KIRMIZI güldedir mesela acı, gün gelip de onunla ayrı düşünce anlarsın. Aşkla bakmış, bulutları yorgan yapmış bir çift SİYAH gözdedir acı, artık göremez olduğunda anlar insan bunu.
Veda busesi bıraktığın PEMBE bir dudaktadır acı mesela...
Aynı denize huzurla bakmışsanız elele, gün gelir o denizin MAVİsindedir acı, tek başına izleyince anlaşılır... Gecenin KARAsındadır, yıldız yorgan altında huzurlu olduğun anları özlerken.. TURUNCU bir yazda, altın SARIsı güneştedir acı bazen, sıcağa rağmen üşüdüğünde anlar insan..
Bir elmanın YEŞİLinde, bir karış toprağın KAHVERENGİndedir acı, emeğinin karşılığını alamadığında mesela...
Havanın GRİndesir acı, BEYAZ bir örtüdedir ölümü düşününce...
Acı hem her yerde, her renkte..
Hem de sığmaz hiçbir şeye..
Ey acılara tat veren güzellik!
Yüreğimize hoşgeldin
Geldin de ;
Çiçekli dallara döndürdün öfkemizi
Artık ister dolu yağsın ömrümüze
İsterse kar,
Biz ki, bildikten sonra sevmeyi
Bütün sabahlar
Acı renginde olsa ne çıkar...
Adnan Yücel
Merhabalar
Her yerde soğuk hava hüküm sürerken, dışındaki soğuğu, içindeki yakıcı acıya taşıyan kimler var kimbilir...
Bu güzel şiirden yola çıkarak soru/yorum ;
Acının bir rengi olsaydı, sizce hangisi olurdu?
Neden?
Evim der ki, 'Beni bırakma,
çünkü burada senin geçmişin yaşıyor.'
Yolum der ki, ' Gel ve beni izle,
çünkü ben senin geleceğinim.'
Ve ben hem eve, hem de yola derim ki,
'Benim ne geçmişim,
ne de geleceğim var.
Eğer kalırsam,
kalışımda bir ayrılış vardır;
gidersem,
ayrılışımda bir kalış...
Biz mi taşırız aşkları
Aşklar mı bizi
Şimdi hangi kentte
Yağdığını unuttuğum bir yağmur
Ertelenmiş bir aşkın saçlarını yıkıyor
O günden beri
Öznesi yaralıdır şiirin
Orada yıldızlar daha parlaktır
Aynalar daha ayna
Yaşamaya başladığın an
Biraz daha koyulaşır ağaçların yeşili
Orası
Şiirin kendini göndere çektiği yerdir
Sensiz, paslı bir çivi gibi duruyorum
Bir duvarın yüzünde,
Ateşe ve rüzgâra dair bir dize kuşan
Bu geceyi teslim al
Bir selam uçur bana
Hâlâ bir sabah serinliği ise adresim
Özledim sesini, ne olur konuş
Bir gül açtır zamanların ötesinden
Karanlıklar içindeyim, kapkarayım bugün, gel
Gök mavisinden, deniz mavisinden
Bana bir şarkı söyle...
İçimde bir şey kımıldıyor
Gözlerim kan çanağı, yorgunum, uykusuzum
Bir baksana ne haldeyim, deli divane
Yaralıyım, çaresizim, umutsuzum
Bana bir şarkı söyle...
Yağmur ol yağ üstüme, güneş ol ısıt
Dökül karanlığıma ışıklar gibi
Al beni, en uzaklara götür
Sesin aksın içimde bir pınar gibi
Bana bir şarkı söyle...
Bütün renkleri kat birbirine
Buram buram bir turuncu getir geçen yazdan
Bir tüy gibi, bir bahar dalı gibi
Hafiften, inceden, güzelden, en beyazdan
Bana bir şarkı söyle
Bazen, kar nasıl hazin yağa, r bilirsin
Kurşuni bir gökyüzünden ağlamaklı
İşte öyleyim, kapkarayım bugün gel
En hüzünlü sesinle, en dokunaklı
Bana bir şarkı söyle....
Tac Mahal, hiç kuşkusuz dünyanın en güzel yapılarından biri… Bir kocanın eşine olan ölümsüz aşkını anlatan çok özel bir mekan. Sanırım bu kusursuz güzelliğinin ötesinde onu böylesine özel yapan şey, arkasında yatan bu büyük aşk hikayesi… Aynı zamanda dünyanın en pahalı sevgisi de denilebilir..
Hindistan’da uzun yıllar hüküm süren Babür İmparatorluğu’nun hükümdarı Şah Cihan, Tac Mahal’i eşi Mümtaz Mahal için yaptırır.
Şah Cihan aslında Türk soyundan gelen Babür İmparatorluğu’nun en önemli hükümdarlarından biri. Onun döneninde imparatorluk en görkemli dönemini yaşar ve kendisine “dünyanın hükümdarı” anlamına gelen “şah cihan” ismi verilir. Şah Cihan, 1612 yılında Persli bir ailenin kızı olan Ercumend Banu Begüm ile evlenir. Şah Cihan o kadar sever ki eşini ona Mümtaz Mahal (sarayın tek sahibi/seçilmişi) ismini verir. Çift, büyük bir aşkla birbirlerine bağlıdır. Şahın askeri seferlerinde bile birbirinden ayrılmazlar.
Şah, karısına o kadar güvenir ki, devletin mührünü bile kendisine verir. 1631 yılına gelindiğinde hamile olmasına rağmen Burhanpur seferinde şaha eşlik eden Mümtaz Mahal 14. çocuklarının doğumunu yaparken hayatını kaybeder. Henüz 40 yaşında bile değildir.
Şah Cihan eşinin ölümüyle yıkılır. Gözlerden uzak bir yıl boyunca yas tutar. Acılar içerisinde yaşayan Şah, sevgisinin göstergesi olarak bu anıt mezarı yaptırarak teselli bulmaya çalışır.
Şah, tüm aşkını ve servetini bu binanın yapımına harcar.1631 yılında yapımına başlanan binada mükemmel bir simetri vardır. Renkler, formlar, malzemeler arasında hiyerarşik bir geçiş takip edilir. Mümtaz Mahal’in cennette yaşayacağı mekanı temsil ettiğine inanılan bahçenin tasarımı ise buna yakışır şekilde göz alıcıdır.
Binanın yapımı neredeyse 20 yıl sürer. Türbenin olduğu ana binanın bir yanında cami diğer yanında ise misafirhane vardır. Kırmızı tuğladan yapılmış giriş kapıları ise bu muhteşem yapıyı tamamlar.
Tac Mahal’in beyaz rengi ona başka güzellik katar. Günün her saati farklı bir renge bürünen bina, sabah saatlerinde altın rengindeyken, ay ışığında bembeyaz olur. Gün batımlarında pembeden sarıya boyanır.
Tac Mahal, yeni dünyanın yedi harikasından biri olarak ihtişamını korur..
Biz, oldum olası böyle sarhoş, böyle umursamaz
Bu, ilk saltanatımız değil, biliyorsun
Yaşamak, bir siyah mermerdir işlediğimiz
İçimiz serseri bizim, adımız değil, biliyorsun...
Mezopotamya çölünün ortasında, çok kuru ve susuz bir yerde hüküm sürmekte olan Babil Krallığı’nın başarı hikayesi denilebilir ‘Babil’in Asma Bahçeleri’ için. Öyle bir başarı hikayesi ki teraslı bahçelerden tutun, günümüz teknolojisinde yapımı mümkün olmayan, kurak topraklarda su kaynağı olmadan bir çok farklı bitki türünün yetiştirilmesine kadar uzanmış ve eski dünyanın 7 harikası içine girmeyi hak etmiştir.
Babil’in Asma Bahçeleri MÖ 605 yılında 43 sene Babil krallığı yapmış olan Nebukadnezar tarafından inşa edilmiştir. Nebukadnezar bu yapıyı sıla hasreti çeken, Mezopotamya’nın sıcak ve düz ortamından bunalıma girmiş karısı Semiramis için yaptırmıştır. Bundan dolayı bazı kaynaklarda Babil’in asma bahçelerine Semiramis’in asma bahçeleri olarak da rastlamak mümkündür. Karısının şehrinin, yapay halini yapmayı başarmış kral; bahçede birçok yapay dağlar, yeşillikler, teraslı bahçeler, akan sular gibi yapılara yer vermiş ve çok kısa bir sürede inşa edilmesini sağlamıştır.
Babil’in Asma Bahçeleri günümüzde varlığını sürdürmemektedir, kesin konumları ve neden yok olduklarına dair sır perdesi hala aralanamadı.
Kimse, Babil’in Asma Bahçeleri’ne ne olduğunu ya da gerçekten var olup olmadıklarını bilmiyor.
Bütün bunlara rağmen eski dünyanın 7 harikası içinde anılan bu bahçeler "büyülü" olabilir mi Amarna?
Mısır yazınının ölümsüz eserlerinden biri, Ölüler Kitabı’dır. Bu, İsadan önce 1600 yılında başlayan Yeni Krallık sırasında ya da belki daha sonra, mezarlara ve türbelere yerleştirilen çeşitli büyü metinlerinden meydana gelmiş bir derlemedir. Büyülerin amacı, ölülerin ölümsüz olmasına ve kutlu varlığına yardım etmektir.
“SEVGİLİYE BÜYÜ YAPMAK İÇİN ŞİİR
Dinle beni, Re, İkiz Ufkun Şahini, tanrıların babası!
Dinleyin beni, yedi Hatorlar, siz kaderin ağını örerken kızıl ipliklerle!
İşitin sesimi, göklerin yeryüzünün tüm tanrıları!
Yalvarırım size,
Şu güzel kız, anasının öz kızı, peşime düşsün hiç ölmeyecek bir arzuyla,
Ardımdan yürüsün otlak arayan inek gibi, bebeğin üstüne düşen dadı gibi, sürüsünü önüne katan sığırtmaç gibi!
Onun bana âşık olmasını sağlamazsanız ömrümün sonu gelmiş demektir yanıp tutuşurum, kül olur giderim.”
Birine Seslenin
08.02.2023 - 08:46sen bu şiiri okurken
ben belki başka bir şehirde olurum
kötü geçen bir güzü
ve umutsuz bir aşkı anlatan
rüzgarla savrulan
kağıt parçalarına
yazılmış
dağıtılmamış
bildiriler gibi
uzun bir yolculuğa hazırlanan
yalnız bir yolculuğa.
çünkü beyaz bir gemidir ölüm
siyah denizlerin hep çağırdığı
batık bir gemi
sönmüş yıldızlar gibidir
yitik adreslere benzer
ölüm
yanık otlar gibi.
Sen bu şiiri okurken
ben belki başka bir şehirde
ÖLÜRÜM...
Behçet Aysan
Birine Seslenin
07.02.2023 - 12:29D/Uyuyor musun?
Hayat boğazımdan geçmiyor...
nasılsın
07.02.2023 - 10:23Ne, gün aydınlık burada, ne güneşin sıcağı var.
Soğuktu bize de,dikenli ve çivili yataklar...
Enkazın altında, uzanacak bir el beklerken sizler,
Benim de burada donuyoRuhum...
Beni boşver de, bugün ne haldesin?
nasılsın
06.02.2023 - 18:02Bir enkazın altında kalmış gibi çaresiz, nefessiz, acıyla ama umutla bekliyoRuhum..
Beni boşver de, kimbilir sen ne haldesin?
:(((
serbest kürsü
06.02.2023 - 09:04Sarsılan tüm illerle birlikte bizim de yüreğimiz sarsıldı :(( Çok ama çok üzgünüm... :((
Geçmiş olsun..
Dualarımız sizinle...
Pax Amarna
04.02.2023 - 23:42Acı, her renge bürünür bana göre..
Çünkü beynimiz, acıyı renklere göre kodlayabilir..
Sevgilinin verdiği KIRMIZI güldedir mesela acı, gün gelip de onunla ayrı düşünce anlarsın. Aşkla bakmış, bulutları yorgan yapmış bir çift SİYAH gözdedir acı, artık göremez olduğunda anlar insan bunu.
Veda busesi bıraktığın PEMBE bir dudaktadır acı mesela...
Aynı denize huzurla bakmışsanız elele, gün gelir o denizin MAVİsindedir acı, tek başına izleyince anlaşılır... Gecenin KARAsındadır, yıldız yorgan altında huzurlu olduğun anları özlerken.. TURUNCU bir yazda, altın SARIsı güneştedir acı bazen, sıcağa rağmen üşüdüğünde anlar insan..
Bir elmanın YEŞİLinde, bir karış toprağın KAHVERENGİndedir acı, emeğinin karşılığını alamadığında mesela...
Havanın GRİndesir acı, BEYAZ bir örtüdedir ölümü düşününce...
Acı hem her yerde, her renkte..
Hem de sığmaz hiçbir şeye..
Pax Amarna
04.02.2023 - 16:15Ey acılara tat veren güzellik!
Yüreğimize hoşgeldin
Geldin de ;
Çiçekli dallara döndürdün öfkemizi
Artık ister dolu yağsın ömrümüze
İsterse kar,
Biz ki, bildikten sonra sevmeyi
Bütün sabahlar
Acı renginde olsa ne çıkar...
Adnan Yücel
Merhabalar
Her yerde soğuk hava hüküm sürerken, dışındaki soğuğu, içindeki yakıcı acıya taşıyan kimler var kimbilir...
Bu güzel şiirden yola çıkarak soru/yorum ;
Acının bir rengi olsaydı, sizce hangisi olurdu?
Neden?
Birine Seslenin
04.02.2023 - 09:46Bana kulak ver ki,
Sana ses olayım....
Sonra dedim ki
04.02.2023 - 09:41Evim der ki, 'Beni bırakma,
çünkü burada senin geçmişin yaşıyor.'
Yolum der ki, ' Gel ve beni izle,
çünkü ben senin geleceğinim.'
Ve ben hem eve, hem de yola derim ki,
'Benim ne geçmişim,
ne de geleceğim var.
Eğer kalırsam,
kalışımda bir ayrılış vardır;
gidersem,
ayrılışımda bir kalış...
Halil Cibran
serbest kürsü
03.02.2023 - 17:41Elifcim ;
Kalbimde gizlerim muhabbetini
Koymam yabancıyı, sen varsın orda...
:)))
nasılsın
03.02.2023 - 17:31Kızdım... Geçti..
Küstüm.. Geçti..
Üzüldüm.. Geçti..
Özledim.. Geçmedi...
Sen nasılsın?
serbest kürsü
03.02.2023 - 17:25Saklarım gözümde güzelliğini
Her neye bakarsam, sen varsın orda
Kalbimde gizlerim muhabbetini
Koymam yabancıyı, sen varsın orda
Aşkımın temeli, sen bir alemsin
Sevgi muhabbetin, dilde kelamsın
Merhabasın, dosttan gelen selamsın
Duyarak alırım, sen varsın orda
Alıpbaşını uzaklara gitmek isteyenler kulübü ;)
03.02.2023 - 10:05Biz mi taşırız aşkları
Aşklar mı bizi
Şimdi hangi kentte
Yağdığını unuttuğum bir yağmur
Ertelenmiş bir aşkın saçlarını yıkıyor
O günden beri
Öznesi yaralıdır şiirin
Orada yıldızlar daha parlaktır
Aynalar daha ayna
Yaşamaya başladığın an
Biraz daha koyulaşır ağaçların yeşili
Orası
Şiirin kendini göndere çektiği yerdir
Sensiz, paslı bir çivi gibi duruyorum
Bir duvarın yüzünde,
Ateşe ve rüzgâra dair bir dize kuşan
Bu geceyi teslim al
Bir selam uçur bana
Hâlâ bir sabah serinliği ise adresim
İnsana dair her çığlık
De ki şiirdir biraz
A. Hicri İzgören
Birine Seslenin
02.02.2023 - 21:39Özledim sesini, ne olur konuş
Bir gül açtır zamanların ötesinden
Karanlıklar içindeyim, kapkarayım bugün, gel
Gök mavisinden, deniz mavisinden
Bana bir şarkı söyle...
İçimde bir şey kımıldıyor
Gözlerim kan çanağı, yorgunum, uykusuzum
Bir baksana ne haldeyim, deli divane
Yaralıyım, çaresizim, umutsuzum
Bana bir şarkı söyle...
Yağmur ol yağ üstüme, güneş ol ısıt
Dökül karanlığıma ışıklar gibi
Al beni, en uzaklara götür
Sesin aksın içimde bir pınar gibi
Bana bir şarkı söyle...
Bütün renkleri kat birbirine
Buram buram bir turuncu getir geçen yazdan
Bir tüy gibi, bir bahar dalı gibi
Hafiften, inceden, güzelden, en beyazdan
Bana bir şarkı söyle
Bazen, kar nasıl hazin yağa, r bilirsin
Kurşuni bir gökyüzünden ağlamaklı
İşte öyleyim, kapkarayım bugün gel
En hüzünlü sesinle, en dokunaklı
Bana bir şarkı söyle....
Ümit Yaşar Oğuzcan
nasılsın
02.02.2023 - 08:52AYsız, yıldızsız bir gecenin sabahındayım..
Bin yıllık kitabelere kazınmış hasretinle , güneşi uyandırıyoRuhum...
Sen nasılsın?
Birine Seslenin
01.02.2023 - 23:28Yıldızlar görse bendeki güzelliğini
Birer birer düşerler içimdeki denize,
Aydınlanırım, o kadar aydınlanırım ki,
Bana gelirsin...
Bahar anlarsa duyduğum üzüntüyü,
Bütün dallarını uzatır kalbime doğru
Çiçeklenirim, o kadar çiçeklenirim ki,
Bana gelirsin...
Din duysa ettiğim ibadetleri
Bütün mihraplarıyla çevrilir bana
Büyürüm, o kadar büyürüm ki,
Bana gelirsin...
İçimde bir kere görsen güzelliğini
Garkolursun nurdan bir âleme
Bulmak için, kendini bulmak için
Bana gelirsin...
Yıldızlar görse bendeki güzelliğini
Birer birer düşerler içimdeki denize,
Aydınlanırım, o kadar aydınlanırım ki,
Bana gelirsin...
Celal Sılay
kimsin?
01.02.2023 - 23:14Geceye ve AYa hasret güneşim...
Sen kimsin?
Pax Amarna
01.02.2023 - 22:08TAC MAHAL: ÖLÜMSÜZ BİR AŞKIN HİKAYESİ
Tac Mahal, hiç kuşkusuz dünyanın en güzel yapılarından biri… Bir kocanın eşine olan ölümsüz aşkını anlatan çok özel bir mekan. Sanırım bu kusursuz güzelliğinin ötesinde onu böylesine özel yapan şey, arkasında yatan bu büyük aşk hikayesi… Aynı zamanda dünyanın en pahalı sevgisi de denilebilir..
Hindistan’da uzun yıllar hüküm süren Babür İmparatorluğu’nun hükümdarı Şah Cihan, Tac Mahal’i eşi Mümtaz Mahal için yaptırır.
Şah Cihan aslında Türk soyundan gelen Babür İmparatorluğu’nun en önemli hükümdarlarından biri. Onun döneninde imparatorluk en görkemli dönemini yaşar ve kendisine “dünyanın hükümdarı” anlamına gelen “şah cihan” ismi verilir. Şah Cihan, 1612 yılında Persli bir ailenin kızı olan Ercumend Banu Begüm ile evlenir. Şah Cihan o kadar sever ki eşini ona Mümtaz Mahal (sarayın tek sahibi/seçilmişi) ismini verir. Çift, büyük bir aşkla birbirlerine bağlıdır. Şahın askeri seferlerinde bile birbirinden ayrılmazlar.
Şah, karısına o kadar güvenir ki, devletin mührünü bile kendisine verir. 1631 yılına gelindiğinde hamile olmasına rağmen Burhanpur seferinde şaha eşlik eden Mümtaz Mahal 14. çocuklarının doğumunu yaparken hayatını kaybeder. Henüz 40 yaşında bile değildir.
Şah Cihan eşinin ölümüyle yıkılır. Gözlerden uzak bir yıl boyunca yas tutar. Acılar içerisinde yaşayan Şah, sevgisinin göstergesi olarak bu anıt mezarı yaptırarak teselli bulmaya çalışır.
Şah, tüm aşkını ve servetini bu binanın yapımına harcar.1631 yılında yapımına başlanan binada mükemmel bir simetri vardır. Renkler, formlar, malzemeler arasında hiyerarşik bir geçiş takip edilir. Mümtaz Mahal’in cennette yaşayacağı mekanı temsil ettiğine inanılan bahçenin tasarımı ise buna yakışır şekilde göz alıcıdır.
Binanın yapımı neredeyse 20 yıl sürer. Türbenin olduğu ana binanın bir yanında cami diğer yanında ise misafirhane vardır. Kırmızı tuğladan yapılmış giriş kapıları ise bu muhteşem yapıyı tamamlar.
Tac Mahal’in beyaz rengi ona başka güzellik katar. Günün her saati farklı bir renge bürünen bina, sabah saatlerinde altın rengindeyken, ay ışığında bembeyaz olur. Gün batımlarında pembeden sarıya boyanır.
Tac Mahal, yeni dünyanın yedi harikasından biri olarak ihtişamını korur..
ama neden
31.01.2023 - 21:10Çünkü ;
Biz, oldum olası böyle sarhoş, böyle umursamaz
Bu, ilk saltanatımız değil, biliyorsun
Yaşamak, bir siyah mermerdir işlediğimiz
İçimiz serseri bizim, adımız değil, biliyorsun...
Pax Amarna
31.01.2023 - 20:51Babil'in Asma Bahçeleri
Mezopotamya çölünün ortasında, çok kuru ve susuz bir yerde hüküm sürmekte olan Babil Krallığı’nın başarı hikayesi denilebilir ‘Babil’in Asma Bahçeleri’ için. Öyle bir başarı hikayesi ki teraslı bahçelerden tutun, günümüz teknolojisinde yapımı mümkün olmayan, kurak topraklarda su kaynağı olmadan bir çok farklı bitki türünün yetiştirilmesine kadar uzanmış ve eski dünyanın 7 harikası içine girmeyi hak etmiştir.
Babil’in Asma Bahçeleri MÖ 605 yılında 43 sene Babil krallığı yapmış olan Nebukadnezar tarafından inşa edilmiştir. Nebukadnezar bu yapıyı sıla hasreti çeken, Mezopotamya’nın sıcak ve düz ortamından bunalıma girmiş karısı Semiramis için yaptırmıştır. Bundan dolayı bazı kaynaklarda Babil’in asma bahçelerine Semiramis’in asma bahçeleri olarak da rastlamak mümkündür. Karısının şehrinin, yapay halini yapmayı başarmış kral; bahçede birçok yapay dağlar, yeşillikler, teraslı bahçeler, akan sular gibi yapılara yer vermiş ve çok kısa bir sürede inşa edilmesini sağlamıştır.
Babil’in Asma Bahçeleri günümüzde varlığını sürdürmemektedir, kesin konumları ve neden yok olduklarına dair sır perdesi hala aralanamadı.
Kimse, Babil’in Asma Bahçeleri’ne ne olduğunu ya da gerçekten var olup olmadıklarını bilmiyor.
Bütün bunlara rağmen eski dünyanın 7 harikası içinde anılan bu bahçeler "büyülü" olabilir mi Amarna?
:))
şu an ne dinliyorum
31.01.2023 - 17:56Sanmasınlar asla,
Seni benden ayrı...
serbest kürsü
31.01.2023 - 17:49Gözlerimiz sevgiyi, yüreğimiz sevdayı
Ellerimiz emeği, anlatırdı usanmadan...
Kırdı dallarımızı fırtınalar, boranlar
Kaldı,, bahar çiçekleri üzerinde sevdamız...
Birine Seslenin
31.01.2023 - 13:50Son nefesim ol, içime es...
Pax Amarna
31.01.2023 - 11:41Mezopotamya'dan haberler...
Mısır yazınının ölümsüz eserlerinden biri, Ölüler Kitabı’dır. Bu, İsadan önce 1600 yılında başlayan Yeni Krallık sırasında ya da belki daha sonra, mezarlara ve türbelere yerleştirilen çeşitli büyü metinlerinden meydana gelmiş bir derlemedir. Büyülerin amacı, ölülerin ölümsüz olmasına ve kutlu varlığına yardım etmektir.
“SEVGİLİYE BÜYÜ YAPMAK İÇİN ŞİİR
Dinle beni, Re, İkiz Ufkun Şahini, tanrıların babası!
Dinleyin beni, yedi Hatorlar, siz kaderin ağını örerken kızıl ipliklerle!
İşitin sesimi, göklerin yeryüzünün tüm tanrıları!
Yalvarırım size,
Şu güzel kız, anasının öz kızı, peşime düşsün hiç ölmeyecek bir arzuyla,
Ardımdan yürüsün otlak arayan inek gibi, bebeğin üstüne düşen dadı gibi, sürüsünü önüne katan sığırtmaç gibi!
Onun bana âşık olmasını sağlamazsanız ömrümün sonu gelmiş demektir yanıp tutuşurum, kül olur giderim.”
Böyle bir sevmek görülmemiştir :))
Toplam 861 mesaj bulundu