Gökyüzüne sofralar kurdum bu gece…
Yeryüzünde melekler tutuyor ekmek kırıntılarımızı
Yağmur yağıyor ardından… Ekmek ekmek…
Yer gök dolup taşıyor bereketle, nimetle!
Şu anda radyoda bir türkü çalar
Eski bir türkü, anlamını yitirmiş belki…
Çünkü… Anlamlı ya… Bir şeyler ifade ediyor ya…
Üzüntü veriyor ya…
O yüzden, unutulmuş bir köşede
Birkaç dinleyen kalmıştır belki eskimiş hoparlörlerde…
Şu köşeyi döndün mü kurtulacaksın işte…
Tam gösterdiğim yolda, düzlüğün sonunda…
Sisleri boş ver, yağmura aldırma…
Köşeyi döndün mü bitecek işte!
Kadife trenler kalkıyor
Kâğıttan insanlar, kâğıt yolcular
Kağıttan kaleler yıkılmış çoktan
İpek istasyonlarda
Kâğıttan on yolcu iniyor,
Eyvah! Gençliğim gidiyor önümden anne.
Yosun tutmuş duvarlarda, yıldızları görmeyen bir yerde.
Siren sesleriyle, çığlıklarla, haykırışlarla...
O da ne? Ağlayanlar eşliğinde;
Gençliğim gidiyor önümden anne.
Kabrinde nasılsın atam?
Sızlar mı bazı bazı kemiklerin…
Laiklik gidiyor, dağılıyor bütün vatan
İster mi bazı bazı uzanmak ellerin…
Bugün baktım aynaya
Uzunca…
Ellerimle yokladım göz çukurlarımı
Dudaklarıma dokundum ellerim, dudaklarımda…
Bana gel yağmurlu bir sonbaharda…
Avuçlarında güllerin kokusuyla…
Toprağa bulansın saçların
Yağmurlara, çamurlara bulansın
Ellerinde, ayın aydınlığı…
Her toplumun, her devletin devlet ve toplum olma yolunda yaşadığı sancılı ve sıkıntılı dönemler olmuştur.
Özellikle yozlaşmış ve örümcekleşmiş 'beyinlerin' çok olduğu toplumlarda, Cumhuriyet gibi özgürlükçü rejimlere ve demokrasiye geçiş ve devrimler çok kanlı olabilmektedir.
Örneğin Fransız İhtilali...
Örneğin Millî Mücadele ve Kurtuluş Savaşlarımız...
* * * * *
Özellikle de bir devlet, diğer emperyalist devletler tarafından paylaşılmış, kâğıt üstünde de olsa bölüşülmüş ve çoktan aleyhine kararlar verilmişse o devletin savaşmaktan başka çaresi kalmamıştır!
Dün…
Okul çıkışı…
Arkadaşlarla sohbet ediyordum
Ardından…
Bahçedeki bankta…
Sen, tek başına oturuyordun
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!