Bir dünyam var senden...
İçinde sen, ben,mavi ve kızıl
Mor menekşeler sümbüller...
Dere kenarında kimsesiz zambaklar...
Uçuşan kuşlar, kelebekler...
Gül bahçeleri, Lalezârlar...
Sevmek sadece sevmek.
Saf ve temizce sevmek,
Karşılık alamadan ve hiçbir karşılık beklemeden sevmek...
Mesafelerce sevmek ve dokunamamak tenine.
Ve sonrasında gecenin,
Hasreti sevmek.
Sarhoşum, ey! Bu sabahın ısıtmayan güneşi.
Küskün bir aşkın olur mu hiç neşesi?
Bu kentin ışıkları altında ezilmiş hevesi,
Kime anlatayım, nasıl anlatayım..?
Sarhoşum, ey! Dert yüklü gemileri bağrına basan deniz.
Selam ey kızgın gece selam!
Yine açar mı toprağınla okşanmış menekşeler?
Yabancı diyarların içinde kokusu değer mi burnumuza?
Gök aynı gök
Ve zaman o acınası günde durmuş
Giden gitmiş ve
Ama sen gidersin...
Gitmek nedir bilmeden.
Hatırlat saate yalnızlığımı
Pili bitince, zaman durmuyor...
Ama sen gidersin...
Gökyüzüne kuşları gönder
Seni sevmekten bahsediyorum;
Umutsuzluğu çürüten,
Yusuf gibi zindanı sevdiren adama.
Çölü bahara döndüren seni sevmekten...
Ve yine seni sevmekten bahsediyorum gökleri mesken tutmuş turnalara;
Şu kaldırımlar renkleniyor filiz filiz.
Sen yürüyorsun ve ardından geliyor bahar
Görüpte seni meftun olmayan da, ne hayâ vardır ne ar...
Yürüyorsun ve saçların dalgalanıyor rüzgârda
Bin çeşit kelebek, daha nice göçmen kuşlar uçuşuyor saçlarının tel tel uçlarında.
Öyle bir bakardı ki bana,
İçim kan ağlar,
Yüzüm yine de gülerdi.
Bakışında ölümsüz kuşlar uçardı,
Gökyüzü ellerinin içiydi.
Bir gülüşünde binlerce umut ışığı yatardı.
Yıldızlar birer birer kayıp gittiler,
Bu gece biraz karanlıktır aklımın bir yanı.
Bir bahçıvan çaresizliğidir aklımın diğer yanı
Sevgili ben bu bahçeyi sararsın, kuruyupta çöle boyansın diye yaratmadım...
Gülüm, gülen yüzüm.
Yazım, kışım, baharım.
Dört mevsimim...
Mevsimler karmaşık
Dört yanımız sarmaşık
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!