Yüklendim dünya yükünü
Unuttum yaşarken ölümü
Gelip kapıyı çalınca mı
Vereceğim Allah'a sözümü?
Nice ölümler gördüm,
Hiç birşeyden habersiz umutla koşarken topun peşinde çocuklar,
Ruhum kadar boş bir kalabalıktır millet bahçesi
Güneşi yakalayan oturdu mavi eşarbıyla,
Gölgede kalanlarınsa umudu ölmüştü çoktan…
Tenine vurmuştu bugün güneş
Üşümek yokluğunda ve donarak ölmek sensizlik de.
Yaşayamamak gözlerinin dokunmadığı memleketler de.
Yâd etmek resmini şiir kelamlarında.
Ve göstermeden anlatmak seni körlere.
Sevdirmek seni o masum bakışlı adamlara...
Bir çocuğun rüyasına kaçmak vardı şimdi.
Kuş olmak, uçmak vardı şimdi bulutların üzerinde...
Bir atın üstünde dünyayı gezmek vardı şimdi...
Bir papatya bahçesinde sevmek vardı dünya'yı
Ve seni sevgilim bir çocuğun sevgisi gibi sevmek vardı...
Ey Azrail düş yakamdan,
Ne gelirsin be arkamdan,
Zaten bir gün öleceğim,
Yol ver ben, yâre gideceğim.
Karlı dağlar aşa aşa,
İstemem böyle, böyle bir aşk’ı
İstemem sensiz, yalan dünyayı
Ben hiç sevmedim sevmem,
Yarım kalmayı.
Ölmeden gel bir yol seni öpeyim.
Kalem kırıldı, sayfa yarım kaldı,
Bu gece anlatacaklarım vardı,
Belli ki onlarda mahşere kaldı...
Sokak lambası bir söndü bir yandı.
Dışarıda sert bir rüzgâr ve yağmur vardı.
Bir kadın var içimde
Ve içinde yıldızlı gök
Nasıl anlatacağım ona
Ölmenin sadece beyaz kefenden ve birkaç kürek topraktan ibaret olmadığını?
Mavi gökyüzünü kaplayan duman grisi bulutların iliklerimi ıslattığını,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!