Haydi! Dön bak, ardın sıra kayboldu yıllar.
Senden sonra açmaz oldu gül, zambak ve karanfil kırlar.
Dünyam hiçe düştü
Gözlerine kelepçe vurmuş bir askerdim,
Haydi! Dön bak, günler asır olmuş,
Bazen içime dönüyorum,
Bazen içimden...
Gözlerinin rengine dalıyorum,
Filizlenen bir bahar oluyorum...
Seni seviyorum...
Seni severken kayboluyorum yılların akrebin de...
"Ölmüşcesine yaşıyorum hayatı,
Zaman öyle yavaş, öyle yavaş ilerliyor ki.
Yağmur tanelerini seçiyorum değmeden toprağa,
Tek tek sayıyorum yıldızları yere düşmeden.
Herkesi affediyorum sonra,
Sen başka bir diyardan bir kuru papatya,
Ben ise çiçek açar diye beklenen incir ağacı…
Seni bu diyar yeşertir gelirsen,
Ama ben açmam, açamam hiçbir diyarda…
Yer ve gök çekilmiş uykulara.
Âşıklar dalmış gene en güzel duygulara.
Kim dokunmuş, kimler el uzatmış bulutlara.?
O masum, o sakin bulutlar nasıl dönmüş yağmurlara...?
İstanbul yedi tepe derler sorsanız kime.
Merhaba gül güzeli Merhaba!
Saçlarından koparılmış bahar çiçeklerine merhaba
Ceplerinden çalınan hayallerime
Dünyaya sığmayan gözlerine
Ve sana,
Merhaba…
Gecenin bir körü
Dışarıda kar
Aklımda yâr
Duvar ağlar, bulut ağlar beyazları...
Bak, bak ve gör;
Fişekhane ne karanlık gönlüm
Bir tren gelir ve alıp gider umutları
Kalırım ya ben dımdızlak o durakta
Avutur mu beni otursam?
Ben gibi yapayalnız bir banka.
İşte yine erdi muradına kış.
Güvercinler kanatları arasına aldı üşüyen gerdanını
Yollar mı buzlu, güvercinler mi yorgun getirmez fermanını.
Kara gözlüm… biraz yağmur, biraz toprak kokusuyla yolla dermanımı..
Üşürse ruhumdur kimene, ağlarsa kalbim.
Ben beklerim, beklemekte sevdaya dahil
Şiir yazmayı çoktan bıraktım
O'na yazdıklarımı şiir saymayın
Sokakda bir çocuk çığlığına takılan şiir müsveddesi
-İstanbulun yavuz sularında boğulsun...
Eskisi kadar iyi anlaşılmıyor zaten şiirler
O'na yazmayı bıraksamda öyle
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!