EY BAHAR!
Hani fırtınalar eser ya,
Yağmurlar ıslanır
Ardından güneş doğar
Hani ebem kuşağı renklerini örmeye başlar
Erzurum’u düşündüm dün gece
Eskiden dadaşın bol olduğu yerdi
Şimdi nasıl bilmirem
Görmek istirem
Gitmek istirem
Gidemirem.
Erkenden kalkarak, abdest aldığım
Namazı kıldığım bayramlar nerde?
Gezerek onlarca kapı çaldığım
Harçlıklar aldığım bayramlar nerde?
Kurbanlık koyunun mahzun bakışı
Bir yolcu otobüsü ayırdı bizi
Yüreğimi bırakıp geldim bilir misin
Yağmurmuş, karmış hepsi masal
Mevsimler umurumda bile değildi
Zamanı yanında dondurdum
Öylesine yaşıyorum.
Uğrarsan bir güzelin sen de zulmüne
Bülbüle özenip sakın feryat etme
Üzülme
Ezilme
Çırpın, diren, savaş lâkin ricat etme
Farz et ki uğramışsın bir gül zulmüne
Eylül peçesini kaldırdı bugün
Yuvasına dallar getirdi serçe
Gülümsedi bir gül dalında sürgün
Gözüne damladı çiyleri şıp şıp
Gecikmişim dedi şafağa bakıp
Dilerim Allah’tan, beni aramak için
Eteklerin siyaha boyanıp sokak sokak yürüsün
Bulamasın beni
Her köşede sokak köpekleri karşına çıksın
Ardın sıra koşup, ürüsün.
DERLER
İnanmak var olmanın yarısıdır derler
İnandım ey yar
Affetmek sevmenin adıdır derler
Okşamak gibi, koklamak gibi
Bir bilinmez yarının bugünkü vedası bu
Ayrılık korkusunun bir garip sedası bu
Tek vagonluk bir trenin kampanası bu
Desem ki bir yaşayan ölünün son yası bu.
Desem ki bahara koşuşturan bir kış günündeyim
Kendisi de bahara benziyor




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!