Kahpelikler kara çalı olmuş, ben, uçlarındaki çiçeklerin güzelliğine methiyeler düzüyordum.
Kan tere batmış ellerimi yağmurlarda yıkıyordum.
Sonra, sıcak rüzgârlar esti, güller kurudu dalında.
Zaman aldı beni benden, yaraların izi kaldı.
Moraran dudağımda.
Karar vermişti serhat şehri edirne'yi zapt etmeye,
Sırp, yunan, romen, karadağ bulgar.
Şükrü paşa baş komutan,
Buçuk tepe tabyası karargâhı.
Dört bir yandan sarılmıştı edirne,
Ekim akşamlarıda ne kadar değişken duygularla dolu arkadaş.
Her şey suspus, dallarda ki yapraklar ha düştü ha düşecek.
Kuşlar üşüyor olmalı, ne kadar da mahzun halleri.
Aslında her şeyin tarifi doğada gizli, duygular bile doğaya endekslemis kendini.
Kimsenin kimseyi dinleyecek hali yok, herkes paçayı kurtarma modunda.
Kış uykusu gözlerime tabi.
Yuvaya çekilmiş düzenbaz iltifatlar yüreğimde.
Tabi olduğum beden bana yabancı.
Sonucu belli olmayan bir sınav,
Gecenin arka yüzünde,
Simsiyah bir gecenin içinde yorgun silahşör rolüne bürünmüş ruhum.
İsyan çığlıkları, bir yılan sinsiliğinde birikiyor içimde.
Temmuz sıcağının iç çekişlerinde bedenim.
Yaz akşamlarının parlak gök yüzü mutlu bir gülümsemeyi sunarken yılgın yol ayrımlarının köşe başı hikayeleri canlanıyor gözlerimde.
Siyah perdeler ardından görebildiğim ne çok şey var gecenin ruhuna gizlenen.
Öpüp ellerinde kimsesizliği,
ayrılığı sınayacağım sensizlikte.
Bakışlarını sevmediğim gözlerin nazar kurşunlarında vurulacağım aşktan mütevellit.
Elitler makamında paye alırken sen, aşktan aldığım tüm apoletlerimi söküyorum aşk makamında.
Gözlerim tutuklu kaldı karanlığın orta çağında.
Yine bir bahar akşamı, bülbüller melodi sokağında.
Uykular firari, algılar bulanık, öfkem tufan.
Yakacağım gemileri, dalgalar doğurgan.
Kaç fersah uzağım kendime, ukdeler boğazımda.
Ey gönül, yetmedi mi yaptığın eza
Her durakta inmek istedin, her söze kandın
Ateşleri nur sanıp, içine daldın
Acı bir tebessüm bıraktın bana, acıyı sardın
Açtığın yaralar, boynumu büktü
Kancık gülümsemeler diyarından kaçtım.
Ardıma bakmadan hemde.
Bir hüzün testisi kalmış elimde, yüzümü yıkadığım.
Bir de bir tadımlık gülümsemelerim, dudaklarımda hissettiğim.
İçimde derin boşluklar, düşüyorum, düşüyorum
Her saçını tarayışında tel, tel dökülür gönlüm.
Hasretim depreşir, ufkuma düşer siluetin.
Güller açar bahçemde, güzelliğin cennetim.
Anlarım dudaklarının kıpırtısından ne dediğini.
Gökler ağlar kahrından söylesem sevdiğimi.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!