Bir Pazar günü gelmiştim
Sizi görmeye
Aslında size gelmeden de sizi sevmiştim
Size gelmeden de
Sizi görmüştüm
Beni görünce üstünüzü değiştirip
Yarasalar gibi karanlığa koşmak
Aydınlıkta yolunu şaşırmak
Geceden daha gece gündüzlerde
Ölümden daha öldürücü uykulara dalmak
Et obur çiçeklerin midelerine
Ziyafet yemeği olmak
Sevmeye çalışmak evi
Evin bütün ayrıntılarını
Ve tavanlarını, tabanlarını
Eşyalarını, parmaklıklarını, balkonunu ezberlemek
Zor geliyor işte sevmek evi
Zorla değil ya
Daracık havuzlardan
Okyanusa bırakılmış yunuslarız
Ufka doğru salınmaktayız
İncisine sımsıkı sarılmış istiridyelere
Mürenlere, yengeçlere, yosunlara inat
Atmosfer ve suyun ikisine birden aşığız
Bakışlarının hareleri içinde
Değil görüntüm, soluğum bile yokken
Güldün mü hiç?
Kahkahaların odaya yayılırken
Bir eksiklik var mıydı sesinin tınısında
Ben hep eksik yaşadım
Çok eskiden beri arardım
Bazen ıslak yollara yansıyan insan suretlerinde
Bazen bir bestenin hızla geçilen notalarında
Tünellerde ve
Özellikle hiç bilmediğim yabancı şehirlerde
Birinin gülüşünde bir iki yalan sözünde
Duygularım
Kesesinde yavrusunu taşıyan
Bir anne kanguru tedirginliğinde
Koşturuyor zamanın önünde
Bütün yıllara inat
Daha sert ve daha mat
Beni çağırdın
Kelimelerin derin yapısını anlayıp
Sistemi çözdün bebeğim
Benimki çoktan çöktü oysa
Beni çağırdın
Ne dil ne verilecek vaatler
Aynı dört duvar arasında yaşlanıyoruz
Aynı koku, aynı böcekler iğrendiriyor bizi
Çoğu zaman aynı nefretle oturuyoruz karşılıklı
Büro tutsağı insanlardan bir kaçıyız sadece
Aynı saatlerde acıkıyoruz
Aynı markaları giyinip, aynı kokuyoruz
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!