Bunun adına argoda: Papağanlık deniliyor.
İnsan kendi çıkarına yansıyan herhangi bir olayda papağanlığı bırakıyor…
Lakin bu sefer, hareketsiz olan şuur, uyuşmuş olduğundan geç tepki veriyor…
Pas tutmuş, hareketsiz bırakılmış bir el aleti gibi, zor çalışıyor kısacası.
Oysa idraklerimizi hatıratlardan oluşan düşünceleri okuyarak, görsel izleyerek, ‘’BEN’’ ne katarım yapsak, bu zayıf halimiz bertaraf olacak.
Düşünsel empatide, şartlanmış medyanın birer şartlanmış kuklası gibi hareket ediyoruz…
Sanırım bu, bir kaçış olmalı…
Ama neden kaçış?
Fiziksel yönden canlı üretimi yapan insan, fikri bağlamda başkasının organını kullanıyor…
Çok garib hem de çok…
Okunan ve okutulan tüm veriler, analiz yapıp düşüncelerimizi beyan edip, verene bende bu mesajı veriyorum eyleminin vasıtasıdır…
Aksi halde, dünyada dört bilgin gelir kitap yazar, sonrada bizler papağan gibi üretmeden tekrar ederdik.
Başkasının organ sızıntılarının paylaşımını yapan kesimler, konu başlığı olarak paylaşımı yazıp, altına fikrini bayandan bile aciz…
Kısacası ‘’Bu adam-Kadın benim yerime düşünmüş’’ demekle yetiniyor…
İyi ki seni var ederken O Adam veya Kadın yoktu…(!)
Üretmek şart, üretemeyen zihinler iblisin çalışma ofisi derler…
O Ofisden ‘’Hayr’’ çıkmasının beklenmesi düşünülmemeli…
Fikrimizi beyan edelim, adab ve uslüb, ahlak çerçevesinde…
Kimsenin kimseye, zihinlerin ise zihinlere üstünlüğü yok…
Sadece tembellik var…
Emrah Bekci 2Kayıt Tarihi : 30.10.2013 19:05:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!