sevilecek bir yanın da yok oysa,
içimi delen o gözlerin de olmasa...
şimdi bırak beni sormayı!
nasılım, ne haldeyim boş ver...
nasılsa sen beni;
seni anlatmaya başladığımda anlayacaksın.
sana döküldüğüm, özlemlerimde bulacaksın beni.
tel tel saçlarının kokusunu nasıl da severdim...
şimdi sen sevme diyorsun,
özleme ve hatta unut...
benimle ilgili ne varsa;
sil at kalbinden, uyut diyorsun...
gözlerin aklımdayken daha henüz
ve bu şehirde yaşarken ben,
şimdi sen varsın ya;
iki kez doğuyor güneş.
isterse gecede bin kez batsın...
biliyorum ya;
ya az önce vardın,
ya da biraz sonra,
sınırlar da koymadım,
dört demedim,
seni binlerce mevsime serdim.
beklerken,
her mevsimi ayrı sevdim...
tedirginim,
soramıyorum sana,
sevdiğin adamdan
vazgeçtiysen diye...
ben ne kadar beklettiysem seni,
sen de o kadar bekletirsin diye.
telefonun çalacak zilinden,
medet umduran yar...
seni böyle vicdansız yapan,
içinde nasıl bir öfke var...
unutmak bazen;
en değerli hazinesidir insanın...
tüm yaşamı acı verirken insafsızca
ve her hatırası saplanırken hançer gibi,
sevdanın doruğundayken gecelerinde
ve boğuşurken en yalnızken kederleriyle...
unutmuşum adının ayten olduğunu,
bugün tanıdık geldi ismin,
sonrası malum...
hatırladım adının ayten olduğunu,
gülsem mi ağlasam mı bilemedim.
ah şu benim unutkan hallerim,
unutulduğunda hatırlarmış,
en çok unutanları insan...
ve en çok da o zaman kanarmış,
yeniden açılan gizli yaralar...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!