uzun uzun anlattım,
aklıma gelen her şeyi.
sandım ki dünyayı ben kurtaracağım...
nafileymiş çabamız, boşa oyalandık.
hele sevdalardaki yanlışlarımız;
onu hiç anlatmıyorum...
vadesi küsmüş,
ömrümün ömrüne.
ne yakışır şimdi bana,
haydi sen söyle.
ayrılık mı, kavuşmak mı,
yoksa ölüm mü?
vazgeçmek mi kolay,
yoksa sevmek mi seni?
seni severken,
gönlümün bana eziyeti mi?
öyle sıradan sözler,
unut gitsinler,
vazgeçtin biliyorum
ve hatta unuttunda...
ama yine de umut var içimde,
olur da zamanı geri sararsın diye...
bir doğum sancısı güzelliğinde,
bir bebeğin ağlamasıyla,
yar;
kimsenin farketmediği,
gönülde açılan yaraymış meğer.
merhemi de oymuş, sargı bezi de...
ve gönlün en büyük ilacıymış da...
kırk derece ateşlerde yanarken,
yaşadım evet, ama işte...
sen nasıl yaşadıysan, ben de öyle.
yaşayamam diyordum, ölürüm!
ölmedim, ölmedim belki ama, işte...
ben istemesem de, gün doğuyor.
istemesem de gece çöküyor...
yasak bir mevsimin adıydı
seni sevmek...
biçileceğini bile bile,
sararmış bir ekin tarlasına uzanmaktı...
Adem' in Havva' ya tutkusuydu,
cehennemi göze alarak...
yükselen uçurtma misali gönlüm,
zaptı öyle zor ki;
ipini ha kırdı ha kıracak...
kırmasa;
biliyorum ellerimi kanatacak...
gök de öyle mavi ki,
acı bir gülümsemedir şimdi yüzünde;
saklamaya çalıştığın ama beceremediğin,
bir ömrün acıları okunuyor;
yaşla parlattığın gözlerinde...
çok şiirler yazdım gözlerine,
ama bu gece
acımasa canım,
yanmasa yüreğim,
boğazım düğümlenmese...
duğağımda
kilitlenmese beni kavuran;
o iki heceli ismin,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!