Bir abid geldi cihane
Bir elinde gül.
Yeşerdi zemin, doldu lalezar bülbül
Ta ki bir kademsiz uğradı bağa
Kurudu gitti her şey
Ne gül kaldı ne bülbül.
Benim üstadımın o ince ruhundan
Yükselirken semaya inler gibi nağmeler
Aşkın büyüklüğünü anladım
Acizdi kalemim kalakaldım.
Kış ortasında
Zemheri de
Sac üstünde çevirdiği kestanesinde
Boncuk boncuk döküldü yaşlar
Ababuranın kasesine.
Dalda kestanem, ağaçta alım.
Hiçbir zaman makaraya sarmadım
Aşı boyalı peri evlerini
Yok bahasına ben satmadım.
*
Zağnos Dede rahmetli bir zamanlar
Gençken çınar dikmişti.
Gözledi yıllarca Karasiyi
Kendine Fatiha okumayan asiyi.
Beddua etmedi ona yakışmaz
Domates çiçeklerinin aşığıydı o
Arar tarar bulurdu, üstüne konardı o
Ponpon tüylü tombulca sarı siyah arıydı
O kırmızı meyvanın ağza değen tadıydı
Bilmezdi onu şakir,
Birbirine sarılmış iki Mar
Birinin gözleri yakuttan nar
Ayırırdı onları bir ince zar
Sordular elimizde ne kaldı kâr.
Ne nutuklar atmıştı
Vatan sevgisi hakkında
Korumaya azmetmişti
Masanın dümdüz sathında
Çoban köpeği Çomar, ne de olsa bizdendi
Yeşil çimenli dağlar ezelden meskeniydi
Sadakatle bağlanıp sürüsünü güderken
Geldi düzeni bozdu İngilizin Bobisi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!