Gözlerinde kaybolur bu garibin rüyası
Ömrüme neşter vurur baktığın senin
Yerle yeksan olur varlık dünyası
Nuh tufanına muadil yaktığın senin
Gözlerinde titrerken bir gariban gövdesi
Varlığına adanır sevdanın en özgesi
Benlikleri yok eder aşk mefhumunun gölgesi
Nice krallar taç kırar yoluna senin
Gözlerin mühür müdür kimse bilmez rengini
Görmedim güzelliğin böyle bir ahengini
Nazarın ihtilaftır başlatır cihan cengini
Seni gören dünyanın Karun kadar zengini
Yangın yeri gibi kül bulutları tepemde
Gri şehrin sabahları gafillere bayramdır
Kim bilir kaç çiçek soldu bahçemde
Filiz vermek bu topraklara haramdır
Düşlere dökülen bir damla kan gibi
İsyan ederken şafak en yıldızlı geceye
Alışıyor dilim o büyülü heceye
Gönlüm tutuşurken inceden inceye
Aşk adını verdim bilinmeyen gülceye
Güller gönlün diğer adı mıdır?
Renkleri beyaz kırmızı sarı mıdır?
Kokusu Resul’ün teri midir?
Hep güller içinde olayım
Güllerin kokusunda mesti haba dalayım
Koca bir çınar
Yaprakları yıldızdan
Gövdesi güneş
Kökünde dokuz gezegen
Ve en ortasında acun
Hükmediyordu dünyaya
Güneş doğsa da bir gün kesilir nefes
Sen bilmesen de görecek seni herkes
Heyulalar tahakkümünde yalnızca bir ses
Esselamün aleyküm diyecek bir gün
Sanmaki başına düşmez bu veda
Hamd olsun eriştik vuslatın baharına
Gönülleri titreten sevdanın sultanına
Gurbet yalnızlığını hıçkırıklara boğan
Muzdarip meftunun dertlere devasına
Harbe girer benliğim sen düşünce aklıma
Kimseleri tanımam, herkesi kurşunlarım
Namahremler uzanır en deruni saklıma
San uzanan eli, acımam kılıçlarım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!