Ankara mazisi pak atisi kara
Ankara içinde sevda garip fukara
Hasretin payitahtı, sensizlik iklimi
Delinin kör bahtı, yoksa eceli mi?
Ey TURAN söyle bana bir düş müydün sen?
Yoksa sen değil miydin gönülleri titreten?
Yok muydu uğrunda ölümlerle eğlenen
ENVER yürekli, cengaver,yalınkılıç neferler
Bir düş imiş meğer Kızıl Elma dediğin
Artık titremez gönüller kutlu dava için
Kırılsa dizlerim, çöksem ayak ucuna
İştirak etsem, seni sevmek suçuna
Yitse de yıllarım senin aşkın uğruna
Son durağımsın, kurbanım yoluna
Kurak iklimlerin hasret sağnağısın
Yıkılmaz kalelerin mağlup enkazısın
Gönlüme kazınmış vuslat baharısın
Gel ey soylu ölüm! Alnıma yazımsın
Ne bir umut taşıyorum
Nen de senli düşlerdeyim
Bir abide gibi
Beni bıraktığın yerdeyim
Ne çıkar gelmezsen sıyrılıp bir sabahtan
Arındırır sensizilik her türlü günahtan
Sana olan sevdam acımasız bir bühtan
Bitti artık, yüreğim galip çıktı savaştan
Âma olmuşuz, görmek ne mümkün
Sözler esir olmuş, diller suskun
Hüzün hicabdadır, gönül üzgün
Allah kerim, tevekküldür sükûn...
Şu dünya kervandır geçer gider
Hayat dediğin bir anmış
Kimse durmaz, herkes gider
Kalanlar hep ağlarmış
Kahpelik ederken kalleşlik
Yiğitlik vuruldu ardından namertçe
En doru tayların efendileri
Mahpus kaldı ödlek zindanlarında
Pranga gelmezdi ya bileklerine
Kahpeliğin diz boyunu aştığı yerde
Türk ırkı kalkarsa yeniden şaha
Haber salınır şemse ve maha
Yahudi piçini saran arsız iştiha
Gök kılıç kından çıkınca, yok olur
Gafletin örtüsü bir tufanla yırtılır
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!