Ala tayın yelesini örmüşler
Gelin gibi,meydanlarda görmüşler.
Elden ele diyar diyar sürmüşler,
Gözü yaşlı yürek buruk ala tay.
Gümüş eğer ağır gelir beline
Bir sevdâdır Albayrak
Çekmesini bilene
Cennet bir yeşil yaprâk
Ölmesini bilene
Albayrağa köleyim
Bu gün bir başkayım dünümden farklı
Keder bavulumu aldım giderim
İnsan bildiklerimiz yandan çarklı
Herkesten dersimi aldım giderim.
Bütün hüzünleri denize attım
Gökyüzünden karbeyazı üstüne
Örtünüp uykuya daldı topraklar.
Vuslât özlemiyle yudumlayarak
Râhmet şarabını aldı topraklar..
Düşürmedi zikri fikri dilinden
Varlıktan yokluğa yollara düştük
Başımıza gelen tâlihimizdir
Takvâya varmadan kullara eştik
Allâh sevgilisi sâlihimizdir
Yolumuza çıkan kısmetimizdir,
Yalan bir tohumdur bire kırk verir
Kırkın her biride sana kırk verir
Bilgide tohumdur bire yüz verir
Ona ilhâm, sana bilgelik verir
Zekâ dersen sudur durmaz yerinde
Rasûlümüz birdir mirâcımız bir
Bir insan oğluyuz mizâcımız bir
Değil mi Allâha inancımız bir
Alevî de benim Sünnî de benim.
Dört kitap kırk makam ihlâsı dinde
İnsanoğlu bir silkinsin
Özellikle kal giderken
Şu hâlinle çok çirkinsin
Güzellikle al giderken.
Yaptığını yermiyorsan
Sana soğuk gelmesin sözüm asla!
Nefretini bana yaslarsan yasla
Ne kadar üstünlük taslarsan tasla
En son sözü alın yazısı söyler.
Kelebeğin ömrü gün kadar çoktur,
Bir yol tutturmuşlar yaşıyor herkes,
Kimi evli barklı kimisi metres.
Acabâ nerede diye bir adres,
Sorup gidecektik oysa bir kelam..




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!