Dün gece başımı omuzlarına koyduğumda,
Seni en yanımdayken bile özledim…
Ve aklıma geldi birkaç gün sonra gideceğin…
Yokluğunu hissetmeye çalıştım,
Kendimi yokluğuna koymaya çalıştım,
Başaramadan daha,
Anne...
Bugün koynunda uyuyasım var anne...
Senden sonrasındaki kimseyi umursamayasım,
Senden sonrasındaki omzuna yaslandığım herkesi,
Unutasım var anne...
Beraber söylediğimiz şarkılardan sonrasını duymayasım var...
Ara sıra kendine kalır insan...
Aslına bakarsan,
Sorguya çekmeye de korkuyor,
Cevaplar bilindik...
Cevaplar korkutuyor...
Duymaya cesaret de edilmiyor...
Birdendir dalıp gidişlerim uzaklara…
Yolları dinlemeden,bir anda,
Karşı dağların bile ardına…
Birdendir susuşlarım en kalabalıklarda…
Kimseleri dinlemeden,aldırmadan,
Umarsızca…
Gittin…
Şimdi yoksun ya bu şehirde…
Kaçışlarım başladı işte köşe bucak…
İnsanlardan…
Sanki herkes yabancı…
Herkes el…
Ne kadar sussa da dilim,
Unuttum seni sanma...
İçimde susturulmuş sözlerim,
Unutuldu sanma...
Gözlerine bakmıyorsa gözlerim,
Utancımdan sanma...
Ne umudum,ne korkum kaldı...
Anlamsız bir çaba sarfediyorum...
Neden,niye bu anlamsızlık bilmiyorum...
Akıp giden zamana inat,
Olduğum yerde sayıyorum...
Tanrı,
Sevmek için yürek verdiyse…
Düşünmek için akıl,
Unutmak için de irade vermiş…
Sevda bittiği anda yürek hala varsa,
Tanrı,
Mesafeler...
Her zaman uçsuz bucaksız mıdır acaba? ...
Mesafe denince,
Ne gelir ki insan aklına? ...
Ne acıtır ki insanın canını uzaklardaki bir sevgili kadar?
Bir gün batışı dalan gözler değil midir uzaklara?
Uzun zaman oldu değil mi? ...
Sen de farkettin mi?
Yıl olmuş bile...
Ne çabuk değil mi? ...
Yıl...
On iki ay...
Donuk karelerle aynı ifadeler
Çok güzel