Kuralım gitsin hayallerimizi.
Düne dair ne varsa atalım gitsin.
Unutmak mümkün olmaz elbet.
Bastıralım yaşananları,
Anlatma vakti bugün değil.
İfşa olsa da olmasa da gelecekte herşey.
Şehirlerinde aydınlık olsun geleceğimizin,
Ümitle tazelenmek hoyratça olsun,
Bahar buselerinin coşkusu olsun gonca güllerde.
Damlasın su damlacıkları gönül bahçelerine .
Hevesimizi kırmasın zaman.
Dehlizinden çıkaralım eskimeyen dizeleri.
Mutsuz kentlerin mutlu insanları birbirine yapmacık tebessümlerle bakıyorken ben karmaşık duygular içindeyim. Nedenini bilmediğim bir duyguyla kendimi o ortamlarda fazlalık hissediyorum . Ölü doğmuş yarınlar gibi ortamlarda sanki ölü doğmuş oluyor benim gözümde. Babalar, anneler kendi çocuklarına en güzel masalları anlatırken ölümü bekleyen çocukları umursamıyorlar. Oysa masallarımızda toplumsal mutluluk vardı. Hayatı her şeyiyle kabul etme, birlikte mücadele etme etme. Olumsuzlukları birlikte yenip birlikte sorunlarla baş etme vardı.
Mutluluk çoğul kavramdır. Kendi başına aslında birşey ifade etmez. Lakin benlik duygumuz mutluluğun anlamını bizlere unutturmuş durumda.
Ben olma hayat tarzımız olmuş malasef. Kayıtsız şartsız dostluklar vardı yıllar öncesinde. Yıllar öncesinin samimi duygularını öldürdük sanırım. Seksenli , doksanlı yılların arabesk kültürü inanılmaz şekilde şehrin elitleri tarafından eleştirilmişti. Ancak arabesk kültürü gidince sanki duygularda öldü. Arka sokaklarda ölen duygular dolayısıyla şehirleri mutsuz etti, hayatları mutsuz etti. Haliyle de Gözlerdeki ışıltı kayboldu. Samimiyet kaf dağlarının ardına gitti.
Mecburi birliktelikler var .Birbirimizin gözlerini unuttuk, hayat tarzlarımız mecburiyetler üzerine kurulmuş. Oysa öylemi olmalıydı. Toplumsal geleneklerimiz bize öğrettiği farklıydı. Teknoloji birbirimize olan bağlılığımızı azalttı. Makinalar geldi gülen gözler gitti. Fesatlık üzerine kurulu bir düzen var şimdi. Kimse kimsenin bir adım ilerisini istemiyor. Peki herşey böyle mi olmalıydı? İmece kültürünü bırakmasaydık duygularımız ölür müydü? Zannedersem rahata kavuşma arzusu sevgisizliği topluma dayattı. Sevgi emek ister, sevgi fedakarlık ister, sevgi paylaşmayı ister. Bence tüm mesele bundan ibarettir.
Ne büyük sevdaydın sen,
Kendimden bile sakladığım,
Kimseyle paylaşmadığım hallerimdin sen.
Aynalar da konuştuğum an,
Kuytu köşelerde yaşadığım mekandın sen.
Duyuyorum derinlerden bir ses,
Kulaklarımda çığlık çığlık büyüyor sanki.
Zihnimden geçiyor deli sorular.
Her bir yanımı sarıyor hafakanlar.
Yer kürenin ağırlığı üzerimde sanki.
Her şeyin sonunda olsa bir nefes,
Doya doya çeksem baharın esintisini,
Kalbim tak tak atarken,
Mecalsiz düşlerim güçlense.
Ne getirecekse zaman getirsin.
Deryaları derelerle kucaklaştırsın.
Adı maviyle buluşsun.
Okyanus mavisi gözlerle hayat bulsun.
Ne getirecekse zaman getirsin.
Arkadaşım demek ne güzel !
Sırdaşım demek ne güzel.
Bakmayın bana öyle !
Güzel olanı yazamıyorum.
Hep çare ,
Hep gönül arıyorum.
Hangi dürtü beni yerimden kaldırıyor bilmiyorum.
Kaçıncı selam verişim bilemedim, gölgeme,
Saatlerim sürgününde,
Ben kaldım bir başıma dört duvar arasında,
Sürgünüm bitmeyecek mi benim?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!