Akşam kayıp gitti dalgınlığından
Çatında yıldızlar; bir taşra ıssızlığı
Yol açılır; kalbinin ışıklı kavşağından
Her tan vakti; ömrün aşk hazırlığı.
İç göğümü
silahın sulansın
eğ içine kuşkuyu
namlu şakağında
düş açsın göğüme.
yağmur;
yosun düşünde kayaların
elinden, avucundan
nasıl da kayıp gideceği -tedirgin
yorgun gökle savaşmaktan..
Örtüler açıkta bırakır geceyi
İki odaya düşer sırdaş gölgeler.
Bin yıllık uykuya söner lamba
Sıkı avuçlarda çiyi ışıyan geceler.
Yaralarını sararak ilerler istek:
uzlaşıcı kimliği gülün!
Bir kavgaya girmezse eğer:
‘Ben bize sığındım’ diyor sevgili:
‘Hadi bize gidelim’...
Açalım kanatlarımızı uzun bir yolculuğa
Yamaç, solgun yüzünden bir bakış edinir bu geç saatlerde.
Sana durmuş kalbim çocukluk düşlerinin çemberinde mutludur.
Bahçemizin yetişkin dalları sarmaşıklarıyla sarhoş bu gül çağında.
Tanyeri uyanır göğüslerinin neminde, bu koku üç kez dolaşır ovayı.
Çalgına dokunurum, orman uyanır: yankılar hep acemi kalması gereken sesi.
Öksüz kışın ilkyaza penceresi
Açılır dar kanatları martının
Zamanın geç avlusundadır güneş
Gülün ağzında iki uzaklık hecesi.
İNADINA
Zaman göz boyuyor, imcikliyor kafanı
Saman sarıdır, yeşil olan naylon
Dik tut kafanı, zemin olmuş teflon
Geldiğinde kuşlar da geldi..
Bulutlar da, o uzak kıyılardan.
Bahçemiz gölgeydi..
Zaman ışıdı avlumuzdan.
Sesinde bir derenin inceliği..
Bakışın deniz.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!