Aykırı dal yanıbaşındaki tepeye doğru büyüyor.
Dal zamana her çiçek sunuşunda atılganlığını aşıyor yeniden.
-Görenler sessiz bir kıskançlıkla bakıp geçip gidiyorlar.-
Öykücü değilim, ama arada bir yazdığım da oluyor. Korkarak beğenilerinize sunuyorum:
BAŞKANIN GÖRME CESARETİ*
Yüreğinin sıkıştığını hissetti yine. Elini göğsüne koydu, bastırdı.. İçini dinledi biraz.. Neler oluyordu? Beslenmeyle ilgili olamazdı. Hep dikkatliydi. Spor yapmayı da severdi, pek aksatmazdı.
İnce kumlu sahilde, dalgaların yıkayıp durduğu kıyı boyunca yürümeye başladı. Çıplak ayaklarıyla ıslak kumda izler bırakarak. Başında şapkası, güneş gözlüğü..
Çok eğleştik
kaçak sözlerin yurtluğunda.
Biz, bir zamanlar
düşlerini ateşte deneyenler,
Yorgun, çıkagelmiş göç yollarından
uzatmış Toroslar'a ıslak saçlarını,
turkuaz yatağından görüyor:
sıcak ve terli hâlâ
Keyhüsrev'in, Attalos'un atları
geçiyor kaldırımlarından;
Bir deri daha attık
eskidi yaz.
Sarı sıcaktan bozbulanıklığa,
kurşiniden zifiriye bir yol.
Bir yol gibi bitti yaz.
BEŞ EM’İNE
Süpermiş, marketmiş, grosmuş..
Koy beş eM’inden birine..
Dördü de dostlara, azdık biz yine..
Yaprak gizini fısıldadı binbir gece.
Nasıl bir bilmeceydi uykusuzluğum?
Kulaklarım uğultusuna eğilmişti sadece,
Ah ne uzun yolculuk?
bu güzel güneşe;
uçkunuz yağmurlarımızda.
Doğdun, doğduk... yeniden:
Masmavi bir gülümserlik olduk bize?
Fransız bilimadamı Henri Laborit’nin yaşamı ve araştırmaları hep ilgimi çekmiştir. 1914 doğumlu Laborit, 1948’de cerrahlık mesleğini bırakarak bilimsel araştırma alanına geçiyor. 1951’de ağır ameliyatlardan ve büyük sarsıntılardan sonra yapay kış uykusuna (hibernasyon) yatırmayla sağaltımı, 1952’de, özellikle hipotalamustan kaynaklanan saldırganlığın dokuncasız kılınmasında etkili bir madde olan klorpromazin’i buluyor.
Türkiye’de, “Kent ve İnsan”, “Yaratıcı İnsan” çok tanınan iki kitabı. Ayrıca, Bedenin Saldırısı ve Sarsıntı Karşısındaki Tepkisi, Dirimin ve İnsanoğlunun Yazgıları, İnsanın Hücresel ve Bedensel İşlevbilimi, Dirimbilim ve Yapı, Bilgiye Dayalı Toplum önemli yapıtları arasında. Ayrıca uzun yıllar uluslararası Agressologie (saldırıbilim) dergisinin yönetmenliğini yapmıştır. Laborit, “Yaratıcı İnsan” adlı kitabının bir yerinde şunları söyler:
Geçtiğimiz hafta bayram tatili nedeniyle gittiğim kentte birkaç yıldır görüşmediğim eski bir arkadaşımı ziyaret ettim. ordan burdan, eski günlerden epey konuştuktan sonra bir ara 'hayat satranç gibidir', benzetmesini yaptı. Epey tartıştık.
Evet, bugünkü verili haliyle yaşadığımız hayat tarzında gerçekten satrancın kuralları hayli geçerli. Taktik, strateji, sekiz-on-onbeş sonraki hamleyi göremeyeni hayat bağışlamıyor. İyi ama, sonuçta kazanan, gerçekten kazanmış mı sayılıyor? Arkadaşım inatla, 'evet, kazanmıştır', diyordu. Kazanılanın sadece sınıf atlama, mevki, mal-mülk kazanma olgusu olduğunu yadsımıyordu. Ama hayatın artık başka bir amacı kalmadığını, diğer bütün amaçların ancak bu 'temel amacın' gölgesinde ya da yedeğinde bir ekstra olabileceğini savunuyordu.
Daha fazla tartışmanın anlamsızlığını düşünerek, biraz da kırgın vedalaştım arkadaşımla. Yolda ve evde sesli düşünmeyi sürdürüyordum:
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!