Bir kent, bir akşam kucaklar seni orada;
ben buradaki kente sığmaz olurum.
Kanatlarımda rüzgârın diner,
dışında bir yağmurkuşu gibi dururum.
Gözlerin yeni bir kıyıyı aydınlatır,
Gölgemizi solumakta lal zaman
Çiçek için tutunduğumuz dal.
Issız güneş, şiir feneri.
İklim suç ortağımız olduğunda
yangın yeri küllerini savurduğunda
acı bir yelin açlığına;
var mıdır dönüş yolları:
Ormanı çalınmış kuşlar nereye uçarlar?
“Seni özleyeceğim..! ”
“Özleme soluksuz kalırsın..” dedi kadın.
Faşizmi özlüyorum.. Evet gerçekten özlüyorum. Klasik faşizmi özlüyorum.
Benim bildiğim faşizm bütün dehşetiyle karşımdaydı. onunla savaşacaksam savaşabilirdim, kaçacaksam kaçabilirdim, sinerdim, uyum sağlardım, kaybolurdum vb. Onu görürdüm, bilirdim, tanırdım; ayak seslerini duyardım. Dosta düşmana gösterebilirdim, görünce, anlatınca onlar da tanımakta güçlük çekmezlerdi.
Günümüzde bambaşka bir faşizm var: Post-modern Faşizm, Örtülü Otorite, Mikro-Faşizm vb. binbir türlü ad konulabilir -bu kuramcıların işi-. Reklam diliyle Gizli-Süper-Faşizm de diyebiliriz. Ya da daha önceden de epey kullanıldığı gibi İçimizdeki Faşizm; evet bunu içeriyor ama dışımıza o kadar taştı ki sanırım bu adlandırma da karşılamaz.
Tozlu yollardan geçiyorduk:
Eski güzlere saplanan dikenlerin acısı..
Kırçiçekleriyle taçlanan gün:
Her an bir umut izleği..
SAHTE BAYRAM*
Ayranı içtin, bayramı geçtin
Ne kaldı sende, ruhsuz tramvay
Bende yaşıyor isyan.. vay anam vay
Haksız büyüyor puştun zulası..
Biz tam da
onarırken eskiyen bir yalnızlığı,
bir çift göz gönderiyor şimşek
-unutmamız için her şeyi-
Kırılgandır gün
ışık gergin.
Bir yaydır usulcacık
kanatır, kanatır, kanatır
çalgısını yüreğin.
Gün geniş öğlenin sofrasında
doyuruyor düğün alayını.
Rüzgâr kışı ağırlıyor
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!