Şimdi bu şiire nasıl başlasam;
Sana sevgilim desem, benim değisin
Platoniğim desem,ümidim biter
En iyisi dinle şu satırları
Duracağın yere kendin karar ver
Coşan yani ensar konuşmaya devam ediyordu.
---Azize Hanım olarak tanıdığınız öğretmen yani Emine hanımbizim örgütün eski elamanlarından birinin karısıdır.Kocası gümrükte çalışıyormuş,bunu bize şef anlattı.Örgüte bağlı olarak çalışan çetemizin ozamanki lideriyle beraber gümrükten tarihi eser geçirmişler.Hemde defalarca.Bu yolla kazanılan para örgütün dağdaki ihtiyaçlarına harcanır.Bütün çeteler kazandıklarını oraya götürmek zorundadır.Tabi Emine hanımın kocası kendisine verilen payı beğenmeyip örgüte ihanet etmeye kalkınca öldürülmüş.Bunu bilen,bir kişi varmış,oda karısı emine hanım.Bir kaç yıl Emine hanımın konuşması engellenmiş,fakat sonra Emine hanım izini kaybettirip,yok olunca konuşmasından korkmuşlar.Uzun araştırmalardan sonra yerini bulmuşlar,Şu dersane
--Yani şimdi?
--Susun lütfen bölmeyin.Dersanede olduğunu öğrenince onu korkutup,bize ulaşmasını sağlamak istedik.Fakat o bizden önce yine polise gitmeye kalktı.Başlarda buna cesaret edebileceğini sanmıyorduk,fakat o yazı topladığınız gün işin değiştiğini anlayınca onu öldürmemiz şart oldu.Ben sadece Emine hanımın evini,adresini,kaybetmemek için seçilmiş biriyim,Dilsiz numarası yapmama gelince olurda iş bozulursa beni sorguya çekemesinler diye hazırlanmış bir plan.
---Murat
---Murat sadece bu iş için beraber görevlendirildiğim biri.Yani oda örgütün elemanı,abim filan değil.Murat iç mimar filanda değildir,ana dili gibi yabancı dili vardır.Hemde bir iki tane değil.İngilizce,fransızca,almanca,ispanyolca,arapça vs.Bunun için yıllarca özel eğitim almış,örgüt tarafından yetiştirilmiş bir elemandır.Fakat bu güne kadar her işi fevkalade yapmış olmasına rağmen,son işte duygularıyla hareket etmeye kalktı.
Evladını bir sepete bırakıp giden
Ona babasını gösteremeyen,
Bir süt emzirmeyi,beceremeyen
Dünya malına düşmüş,annelerde var,
Evlendiği kıza,gelin dememiş,
Hadi sende git!
Aldırma......
Bu benim ilk ayrılığım değil,
Acımada,
Yalnızlığım kısa sürer.
Çok fazla sigara içmem ardından
Bir çöküşün başıdır ağlamak
Sevinçler kaçarken acılara tutnmak
Sahipsiz onca hasretten
Hep aynı hasrettir,uğruna alçaldığın
Bir yıkımın başıdır ağlamak
Bravo sana Aykız;
Kendinle övünebilirsin,
Bir sebebin var artık, ukalalık için.
Paramparça ettin
Dimdik duran yüreğimi,
Şimdi dünyadaki en anlamlı şeyler bile
Teyplerde yanliş seçilmiş şarkılar çalıyordu,biz abilerimizden,babalarımızdan arabesk bir hayatı devralıyorduk.Talihsiz 78'lilerdik,ve kimse bize acımıyordu.Bir aşkı anlatan şarkılar neden hep ölüm kokuyordu,neden başında veya sonunda illede biri ölmek zorundaydı aşkların,hiç bilmedik ama galiba aşktan kolay belledi,ölmeyi,yüreklerimiz.
Batan güneş benide al,ya benimsin yatoprağın,mezarım olacak bizim sokaklar,diye başlayıp biten şarkılarımız,batsın bu dünya,çile bülbülüm çile,dedrtiyordu bizlere.Ve can bedenden çıkmayınca asla sevmenin,yada sevdiğini rahat bırakmanın mümkün olmadığını söylüyordu,adam olmuş çocukların klavuzu Barış abi bile.Bu yüzdendir şimdiki şarkılara yabancıığımız,
Utanır insan böyle güzel olunurmu diyor yeni nesil şarkılar,ve aslında bizim yaşadığımız yasaklı hayatın bir özetidir bu.Utanır insan böyle güzel olunurmu,yada sen bukadar güzel olursan ben sana nasıl bakarım?
Ama neden? Neden güzelliğinden utansın insan ve neden utanırız güzel bir yüzü seyretmeye.
Ülkemin bölünmez bir bütün olduğunu kafamıza bir mıh gibi işlemi,şlerdide,bir köşesinde komşu kızını kardeş belletirken,diğer köşesinde kardeşlerimi evlendirmişlerdi,toprak bölünmesin diye. Bu bölünmezlik anlayışı öylesi bölüyorduki ülkemi,bir kentten başka bir kente gittiğim misafirliklerde yaşadığım tek değişim hava değişimi olmuyordu.Yüreğime yeni kurallar öğretmek zorunda bırakılıyordum,her Erzurum seyahatlerimde ve ben Erzurumu sevmek istiyordum,Dedemin yasakları olmasa.
Biz seninle neydik;
Biz seninle
Bir sayının iki katından üç fazlaydık
Ayşe ile Mehmetin paralarının alamadığı,
Biz seninle,aynı havuza akan iki musluk
Biz seninle Pİ sayısı kadar sabit,
Hilal eve döndüğü vakit ev sahibi yaşlı adamı kapısının önünde buldu.Kirayı ödemişlerdi,gecenin o saatinde ne aradığını merakediyordu.
--Hayırdır Hasan Amcacım.Birşeymi oldu
---Seni bir kadınla bir çocuk bekler be kızım.
---Kimmiş
---Bilmem,illa görmem lazım dedi,yaşlıca ben yaşlarda kadın,birde ufak çocuk
Hilal meraklanmıştı.
Ben giderim,sonsuzluğa
Yazdıklarım size kalır
Can bedenden çıktığında
Şiirlerim öksüz kalır.
Yeni şair korkma yaz!
Yoksa gözüm açık kalır
ben evli bir bayan olarak bu söylediklerinizi(allaha şükür) yaşamıyor olsam da yaşayan birçok kadın adına %100 doğru bulduğumu belirtmek istiyorum ve samimi yazınız için tesk ediyorum.kaleminize sağlık...