Ne zaman bir yastığa yaren olacak olsam,
Bir gülün hayaleti gelir aklıma...
Yattığımda,
Belki ateşim var,
Yada ne bileyim,
Başımda bir ağrı.
Karnım aç,
Ya da,
Sigara fazla yaktı ciğerimi.
Artık ne tutulacak bir el,
Ne deliler gibi koşulacak bir yol...
Fıtratı bu uzun metrajlı ayrılıkların,
Hiçbir zaman yere basmadığı gibi ayakların,
Birer-birer tükendiğini hissedersin umutların.
Yazıktır, hem de ne yazık,
Bir gün
Güneşten önce merhaba dersen dünyaya
Bekle güneşin doğuşunu
Sonra güneşi alıp da arkana
Bir dilek tut
Öyle bir dilek olsun ki
Kuytularında sevmelerin
İncecik, iki büklüm
İki yanağı kızarık
Bir öpücük ikindisinde
Saklı kalınmış, utandırılmış
Olanca sevdalığıyla
Kullanım tarihi geçmiş bir acımsayış
Son anımsadığım
Yüzünden zorla çaldığım
O sahte gülümseyiş
Sonrası gidişin
Gerisi karanlık.
Açık eksiltmesiydi yılların…
Hengâmeydi, karmaşaydı
Rüzgâra teslim edemeden hiçbir uçurtmayı
Sessizce sonuna akmıştı garip bir gözyaşı…
Zifirisiydi karanlığın…
Ağırdır yaşanmışlıkların ya sırtında,
Yine de korkmadan, bir bahane daha
Arar durursun soluk soluğa,
Bir nefesi daha yetiştirebilmek için yarına...
Açıkça anlatılmayacak yüklerin vardır oysa,
Olanca yalnızlığıyla yüreğimin,
Gel dedim, tut elimi,
Biliyorum çok istedi,
Ama gelmedi.
Ben zaten gelmesinden çok düşlemiş,
İstemiştim gelmek istemesini.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!