Bak onca aşkın kanı kurumuş, kalmış parmaklarımda,
Oncasının yükü sırtımda, atamamışım hala,
Taşırım acımı gocunmam, yalnızlıktan yalnızlığa...
Onca değiştirdiiğim maskeler sağlam ama,
Eskidi yüzüm, kalmadı yenisi bu oyuna...
İzler benimdir, yaralar benim.
Şah - Mat
Yıllarca
Uyuttular
Beş para etmez adamları
Saf yüreklerimize
Hayattan vazgeçip
Eski bir aşkın olanaksızlıklarına
Sağanak göz yaşlarımla eşlik ederken
Yarınlarımdan vazgeçtiğim çocukluğuma
Yarım bıraktığım her şeyi tamamlamak için
O adını duyduğumda irkildiğim
Uzaktakileri sevmedik mi sanki biz, yıllarca…
Ağlamadık mı gecelerce, canansız aşklara?
Sesimizi kimse duymasın diye uğraşmadan,
Sesimizi duyuracak kimse bulamadan…
Tüm güzellikler senin olsun…
Ben hatalarımla,
Anlayamadıklarımla,
Anlatamadıklarımla…
Yeniden başlarım,
Bu çok eski bir hikaye…
Bir zamanlar vardı…
Atını yar deyip yanında,
Silahını can deyip koynunda,
Avradını canan deyip gönlünde saklayan,
Türk Destanı – Selam Söyleyin Dostuma
Dostlara selam söyleyin,
O yola çıkmış bile deyin!
Onlar bilirler beni hangi kavganın
Hangi tarafı belirsiz savaşın ortasında
Ömürlerimizin kesiştiği
Hani benim yağmurdan kaçarken
Bir saç, bir bakış altında sığındığım
O bedbaht zamanda
Kimseler cesaret edip değemezken yaralarıma
Sen deliler gibi sarmıştın beni kollarına...
“Yorma kendini,
Aynen bundan öncekiler gibi,
Bu aşkında katili benim,
İtiraf ediyorum hepsini.”
Gülen bir çocuk, camdan yola sarkmış yeşil gözleri,
Biz seninle hiç uçurtma uçurmadık değil mi?
Bak karşımda;
İki küçük çocuk, iki uçurtma
Nasılda gülüyorlar uçtukça
Ayaklarının altında gölgesi dünyanın,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!