Sonra durdu herkes vazgeçti kendisine bakmaktan.
Oysa soyu sopu belliydi gökyüzünün
Ona mavi demeden önce de vardı deniz
Çiçek sen dokunmasan da dökerdi yaprağını.
Önce unuttu herkes
Bir damlayken orada
Vazgeçerse bakmaya okyanusa
İnsan
Kendinin içdenizi de değil ne yazık
Kim bilsin ki
Kırmızı gül içinde vazonun
bakıyor öylece hiçbir şey söylemeden
ama susmadan hiç.
Dedi ki şairim
Bazı insanların yüzüne bakıyorsun
Gördüğün şey yaralı bir yürek.
Sonra diyorsun ki
Ayna insan icadı.
Karanlığın ışığa oranı, ışığın karanlığa oranıdır bence hemen her zaman.
Işık ve karanlık, hemen her zaman aklın üzerinde bir konu olmuş insanlar için.
İnsanlar bu çatışmayla insanın varoluşunu tanımlayabilmişler.
Çünkü insan ışıktır kendisinin dışında kalan her şeye.
Her şey insandan yansıyarak her şey olabilir ancak.
Ancak her şeyin içinde insan da bir şeydir bu unutulmuş çok zaman.
Dedi ki şairim
İnsanlık o kadar hızla koparılıyor ki insanlığından
İyilik bir organ olsaydı
Çağımız engelliler çağı olurdu desek
Yanlışlanamazdı.
Öylesine
Penceremde cam o kadar kirlenmiş ki
Yaşadığımız dünya kadar değil ama.
Büyüsüne kapılmış yağmurun
Puslu camdan bakıyorum balkona
Bahçede bir erik ağacı var
Ki o sensin gözleri buğulanmış
bir kuytusunda turuncu akşamın.
Usu yangı düşü kızıl
Ki o benim.
İki elim iki mendil.
Dedi ki şairim
Biliniyor artık
Nesnesinden bağımsız bir yerin düşünülemediği.
Mülkiyete karşıt düşünen insan
An içinde kapladığı yer her neresiyse
Sustu ağzı ve
Konuştu delikanlı sonra gözleriyle
Söylesene şairim
Yağmıyorsa yoksulluk sağanak gibi
Ben niye ıslakım hep böyle
Önce böyle yazdım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!