Takıp usumun ucuna sözcüklerimi,
Atarım yaşamın içine oltamı
Hem devinir, hem beklerim...
Ben yalnızca bir şairim,
Şiir yakalamaktır hünerim.....
Dünya yuvarlak..
Bir elma..
Tatlı,
Kırmızı.......
Kabzası göznuru işlemeli
Sanrılar...(2)
Uykusuz bir gecenin ardından
Günaydın diyorsunuz bana..
Size de günaydın...Dağları ömrümün...
En kocamanından,
Diyorum ki,
Bahar;
Analarımızdan bize sunulan gül,
Üretenlerin nasırında açan sümbüldür..
Özgürce üretip, paylaşmaktır bahar
Nadas'a bırakmışız yaşamı
Gecenin bir kuytusunda...
Ellerimiz emekte
Beynimiz kış uykusunda.....
Zaman;
Devinerek dönüşen özdeğin,
Yaşamını geçirdiği andır..
Dönüşerek gelişen özdeğin,
Yenileyen biçimini zamandır....
Yalnızlık tırmanırken omuzlarıma,
Terkisinde terk oluşların en yoğun duyumu;
Benden içresin, yalnızca sen gördün
Hüzünlerin renk sarmalında nasıl boğulduğumu..
Sen gördün yalnızca bir sonlunun,
Sonsuz evren bahçesinde nesıl kaybolduğunu...
Seni sevmek özgürlüktür
Tehlikeli bir yolculuktur
Bakir ırmağında hayatın
Seni sevmek maceradır
Simurg’dan bir tüy çalmaya benzer
Yeryüzü cennetti zaten,
'Günaydın'demeden tanrılar henüz insana..
Bir çelmeyle düşürüp onu mülksüzlüğe soydaşı,
Cenneti elinden aldı...
Böylece cenneti mülksüzlerin,
İkinci bahara kaldı......
Ufuk kırmızının tonlarıydı,
Mor bulutlarla gülüyordu bana,
Sen yoktun....
Bir ben vardım
Tahta kirli masada,
Bir de içimdeki matruş çocuğun hüznü....
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!