Bu dünyanın tadı tuzu
Cennetteki Kevser suyu
Her ikisi de gözümüz nuru
Biri oğlum, biri kızım
Varlığımız nedir ki bu dünyada
Kıymeti harbiyemiz ne
Ya hafızalarda kalan hikâyemiz
Sahi varmı ki bir hikâyemiz
DGM kararını vermiş etmişler idam
Koğuşa getirdiler idamlık bir adam
En ağır hükümden kesilmiş cezası
Gıcırtıyla açıldı koğuşun demir kapısı
Bahar değil mi gelen, yoksa hazan mı?
Neden bahçeme kuşlar konmuyor?
Tomurcuğa durmuş çiçeklerim
Daha açmadan neden soluyor?
Hep böyle mi olacak benim hayatım?
Sonu gelmez dertlerin durağı oldum
Yıkık, dökük olsa da bu hayat benim
Harabeye döndüysem suçlusu benim
Sorma bana sakın nasıl bu hale geldim
Bana yar olmayan bir vefasızı sevdim
Bile bile düştüm, kapıldım rüzgârına
Ne oldu da tüm sesler sustu, çıt çıkmıyor?
Deniz suskun, martılar suskun
İskelede seyyar satıcılar suskun
Bir düdüğüyle çığlık attıran vapurlar suskun
Bir ben miyim bağıran çığlık çığlığa?
Bakmaya doyamadığım sevdiceğim
Gönlüm sana yanık şahidi gözlerim
Yıllar gelip geçsin değişmez gerçeğim
Asla bitmeyecek sana olan sevgim
Sevgiler sahte, aşklar sahte
Sevgililer çoktan olmuş sahte
Nereye kayboldu gerçekleri
Söyleyin bana hangi kalpte
Bu kokuşmuşluk bu balçık
Ezelden geldik ebede gideriz
Ruhumuz hep özgürdü özgür kalacak
Ne gem vurulup dizginleniriz
Nede boyunduruk takılıp güdülürüz
Ölürüz öldürürüz esir olmayız asla biz
Her şeyden uzak bir başına kaldığım yalnızlık
Yerin altı göğün üstü kadar sessiz yalnızlık
İçinde kaybolduğum hiçliğinde yok olduğum
Dipsiz kuyu beynim, içinde dönüp durduğum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!