Sazlıklarda kaybolmuş bir çocuk
Kuş sesleriyle yankılı bir boşluk
Kiraz ağacı ve ardıç kuşu ve soğuk
Ve suyun mavisini çalan buğulu soluk
Acı çekmekten karanlığa uzanan bir el
Bazen aklıma bazen dilime hakim olamıyorum
O kadar hor görüldüm o kadar yok sayıldım
Ne kadar küçük görüldüysem o kadar büyüdüm
Durmam gerek artık biliyorum çünkü yoruldum
Sisler Bulvarı'nda yürüyen küçücük bir çocuktum
Tek yönlü virajlı bir yolda
İki kişinin zor sığdığı bir kavşakta
Tam sürat çarpıştık bir anda
Sağa kırsak şarampol
Sola kırsak tam bir karambol
Uzak dur benden
Ben öyle inceliği sevmem
Dağda büyüdüm ben
Senin gibi nazikleşemem
Yapmacık olamam
Karardıysa bahtımız
Bırak asılı kalsın duvarda sazımız
Kaldıysa söylenecek türkümüz
Bırak mahşere kalsın hesabımız
Parmaklıklara takıldı nasırlı ellerimiz
Kapıyı çarpıp gidişin gelir aklıma
Acının duvarını aştığım zamanda
Arkana bakmadan gittin tamamda
Benim neden aklım takıldı orada
Burada değişen çok şey oldu bu arada
Sen yaz aşkı
Bir kır şarkısı
Ve sen solmuş bir gül aşkısı
Karartıyı dinliyorsun
Parlak gecenin sesi
Süslü olsanda
Zaman akıp gidiyor
Kasım geldi geçiyor
Yarım gitti eksiliyor
Sular soğuk akıyor
Yasım var ağlıyor
Bir sabah uyandığında umutların yok olmuş.
Hayallini kurduğun dünyan üzerine yıkılmış.
Değer verdiğin bütün herşey bir bir düşmüş
Sevdiğin seni en zor anında sırtından vurmuş olabilir.
Düştüğünü yerden yavaş yavaş kalacaksın
Geçiyorlar omzunda yorgan
Ot zamanı ellerinde tırpan
Umutlarını alıp doğudan
Geçiyorlar bir bir yoksulluktan
Alın teri ve özlem kokan yağmurlardan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!