Yaralıyız bu gün fikir tutmaz yaşananlar
Keşke olmasa böyle içi buruk ayrılıklar
Hey Yenice hey büyüksün dünya kadar
Ne kadar sarmışsakta büyüktür yaralar
Her sonbaharda acıyan yanlarımız var
Fırtınam es geç kartal gibi
Yüreğimin içinde kır kafesini
Eğilirim önünde bir dal gibi
İncitmeden es kar tanesini
Anlatılır belkide masal gibi
Kömür kokan sonbahardan
Sararıp düşen yapraklardan
Yeşerirken kuruyan dallardan
Geçti gitti solarak dumandan
Soğuktan yağmurdan ve sisli sabahtan
Hayata tutunduk yağmurlarda ıslanmaya aldırmadan
Ve soğuk sulardan geçmek için köprü yaptık mutluluklardan.
Pas tutmuş yalnızlıklardan, geçtik gittik kaybolan zamandan
Rüzgârlarda tutunduk birbirimize, geçtik gün doğmamış korkulardan.
Sen ve ben diye baslayan kelimelerin sadeliğine vurulduk umursamadan
Sonu gelmeyen acılardan
Yürekleri yakan sevdadan
Ağlayan haykıran umutlardan
Geçtik gittik akıp giden zamandan
Geçtik gencecik fidanı gömerek topraktan
Gidiyorsun en sonunda kendi yoluna
Son bulsada umudun bu yalnızlıklarda
Bir ışık ara yolunda kaybolma karanlıkta
Sen bulursun aslında gözlerin kapansada
Durmak yoktur aklında kollarımı açsamda
Marçalı'dan indim aşağı
Önümde Sivri Sarnıç kavşağı
Yılan gibi kıvrılır gider yolları
Bir başkadır Akbük akşamları
Dağlar arasına saklanmış Gökova
Doğduğum toprağa gömün beni
Meşe yapraklarının altına örtün beni
Bir tohum atın toprağa sürün beni
Bir çiçeğin yaprağında görün beni
Götürün toprak kokan bahara
Tam 37 yıl geçti hayatımda
Sorsan ne öğrendim yaşamımda
Bu gün ölsem koysalar mezara
Hiç bir şey öğrenmemişim daha
Sadece gördüm ihanetlerin kahreden terkedişini
Bir sinsi dumanda gördüm
Bir kanayan yarada gördüm
Adı konmayan ecelde gördüm
Yaklaşıyordu bir acemi ayrılık
Bir uykusuz düşte gördüm
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!