Bir imparatorluk yıkıldı gitti,
Onmaya çaresi var Cumhuriyet.
Zalimin şirreti cihana yetti,
Enkazlar altında kor Cumhuriyet.
Kuşattılar yurdun dört bir yanını.
Tefecinin haksız atağı
Emekçinin alacağı
Zenginin göbeğinde yağı
Fakirin yoksa yatağı
Has bahçemde gülüm soldu.
Yeller esti viran oldu.
Sessiz- sakin liman gibi,
Her yanımız dertle doldu.
Vay beni vay dağlar beni.
Teni esmer içi Kenyalı zenci,
Sinesini kardan sanır dangalak.
Malı var da yemez o hep dilenci,
Müsrifliğe girdin sanır dangalak.
Kendin bilge sanır atar nutuğu.
Bu gün yine dara düştüm,
Bülbül gibi zara düştüm.
Söz anlamaz asi gönlüm,
Yokluğunla zora düştüm.
Bu can sensiz ahu zarda;
Canımı bedene yükleyip sardım.
Varıp bir köşede solsun dediler.
İyiyi- kötüyü gönülde kardım,
Verin gam, kederi dolsun dediler.
Yürüdüğüm yolda rüzgâr savurdu.
Deli gönlüm uslanmaz taşkın gönlüm,
Bazen durgun, bazen şaşkın gönlüm...
Hayat sende başlar, sende biter;
Seller misali akan coşkun gönlüm.
Türlü türlü aşkların var yanarsın.
Yine esti deli poyraz,
Kırdı geçti dallarımı.
Diller suskun sanki ahraz,
Soran olmaz hallarımı.
Gönül sazım hiç dinmiyor.
Çölde bir denizkızı,
Susuz kalmış ağlıyor.
Yorgun düşen avazı,
Yürekleri dağlıyor.
Ağlama denizkızı,
Yıl iki bin yirmi üç,
Günlerden Altı Şubat Pazartesi,
Geceler ayaz, geceler soğuk;
Kimi yorgunluğunu yatağına sermiş
Ve kimi de kasvetten uzak,
Yar koynunda murada ermiş.
güzel hatıralar dile gelmiş kaleme sağlık
güzel hatıralar dile gelmiş kaleme sağlık
güzel hatıralar dile gelmiş kaleme sağlık