Gönül eleğinden acıyı süzdüm
Kadehler dolusu içen ben oldum
Çağladı yüreğim sazıma dizdim
Mızrapta hicranı ölçen ben oldum
Anıları ıslak sineme gömdüm
Akıp giden zamanlar
Hani düşlenen anlar
Terk edip giden canlar
Döner dönmez bilemem
Hayat bize aheste
Bak yine bu canımı sensiz attım köşeye
Seni düşlediğimi bilmem biliyor musun
Umutları sığdırdım bir kadehsiz şişeye
Seni döşlediğimi bilmem biliyor musun
Hasretler içinde yanıyor canım
Bırakın gözyaşım içime aksın
Kara bulutlarla geçer her anım
Bırakın şimşekler üstüme çaksın
Gönül kapısına kilit vurmadım
Bir ben var benden içeri
Dolaşır ezelden beri
Onun sırrı bende saklı
Ne bir cindir ne de peri
Can oldu ete büründü
Düşen her yaprağa bakıp ibret al
Varlığını alan bir dünya düşün
Faydasız varlığa kesilme hamal
Verdiğini soran bir dünya düşün
Tabiatı bilsen dört yanı cennet
Yükümü aldım sessizce ilerliyorum,
şu hayat denizinde.
Nice yükler alıp veriyorum ben,
her rıhtıma uğrayışımda.
Çok sevdalar döndü dolaştı,
Derelerin kumuyum ben
Bir güzelin kuluyum ben
Bu yürek hep O'na çarpar
Aşkı ile doluyum ben
Falan, filan dünya yalan
Ne olur gelsen bir kahve içimi
Yokluğun sinemi sanki eziyor
Falıma bakıp da görsen içimi
Hasretin bağrımda nasıl geziyor!
Sinemi kavuran mehtap bakışın
Bir kuş ürperdi, çıktı sinemden.
Gökyüzünden çırpınırken karıştı martıların çığlıklarının arasına.
İstanbul’un semalarından süzülürken bir de ne görsün(!)
Karanlık, loş sokaklarda bir taraftan tinerciler, esrar çekenler, diğer bir taraftan gözü dönmüş insan kılıklı üç yaratığın arasında çırpınan bir kadının acı çığlıkları.
güzel hatıralar dile gelmiş kaleme sağlık
güzel hatıralar dile gelmiş kaleme sağlık
güzel hatıralar dile gelmiş kaleme sağlık