Gülüşüne inanmadım özgürlüğün
Bir firardı sevdalar
Pusuya yatmış bekler efkarım
Seviş benimle güzelim
Tenin tenimde
Kanasın şahdamarım
kör duyguların eşiklikte unuttuğu durumsuzluk
cıvıl cıvıl heyecanlarla vurulur cankuş
ismini defterden sildirir çığlıklar
buğunun fıçısında beslenir hüzün
yağmur damlasını küstüren gonca
vakitsiz doğar acı
Buz çiçeğinin ömrünü yapıştırdığı efsun
Elimde bir çağın yanık kokulu kitabı.
Çevrildikçe daha kirli ırmakları çoğaltıyor
Eşikliğe terk edip gittiğinde süveyda.
İki kere ikinin hizası bozulur
Rüzgar
Tüylerini yolarak çitiliyor kuşluğu..
Ağzının balkonuna tırmandığında kalp
İçimden bir ses hopluyor sabaha
Çapak tükürüyor çocuklar
Yolda kalmış hüzünleri hırpaladığında aşk
El kitabı yaşadıklarıdır
ve okunmak için açıldığında
daha çok kirlenir dünya.
Ölür içindeki işaretler.
Ateşinden soyunan bir kibrit çöpünün
Nisanı mayısa bağlayan
İğde kokulu gecelere benzer tenin
Ben bir çiy damlasıyım azım
Boynunun öpülesi sıcaklığına döküldüm
Buharlaşıyor ruhum
biz / eski kavmin çocukları/ sebebsiz yolcular.
adını utangaç zarflara sığdırdığımız
kuşlarla oynarız..
kendi sözüne gebe bu gece dolunay.
Yeniden anlamlı kılmak / anlamsızlığı.
Bir yalandan sonsuz doğru
Bir doğrudan yalanlar çıkartarak
Bir kere anlamsız kılmak dünyayı.
Yok saymak varlığı.
Uçsuz bucaksız hasret tanışıklığı.
Döşüne taş bağlanmış harfler bağırıyor
Issızlığında şiirin / yoksulluğu üstüme atın
Suçlarınızı affedecek bir tanrı nasıl olsa bulacaksınız
Kara sular insin ayağına şarabın
Gayri resmi tutkuları bulaştırdık sivil gecelere
Mavzer çevikliğinde kımıldayışı sezgimizin
Boynun da ısırıklar uçusur, kelebekler yanıldığında..
Ay kırılgan vakitlerini tımarlıyor / denize battığında
Hiç kimseye bağlı olmamanın serseriliğidir
Bende ki bu özgürlük, bu delice kaçışlar.
Bir bağın yoksa hayatla
Tutamazsın günlerin saçını.Uykusuz geçer sürgün.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!