Ben sırrına eremedim sevdanın
Vuslat desem az görünür sevdiğim.
Beni mahkûm eden sevda yolları
Belki sana toz görünür sevdiğim.
Şekerin olsaydım, ılık çayında
İbretle bak gönül, mat aynalara!
Gülümseyen dudağına zar düşer
Heybetiyle gölgelenmiş dağlara
Tipi düşer, boran düşer kar düşer.
Yâr uğruna, dile düşen sitemde
Nasip olsa; elin değse, bir ara!
Sadrım da harlanan nara sevdiğim
Merhemi, ilacı bulunmaz yara
Bir başka değişik sara sevdiğim.
Öyle hasretim ki bir dem sözüne
Seni hatırlayınca gurbet düşer aklıma
Kapımı hatıralar vurur sevdiğim
Bir yaralı serçe sığınır saklıma
Dağlar yüreğimi kavurur sevdiğim.
O yaban ellere garip göçüm de
Sevdasıyla için için dolduğum
Her zerrede hakikati bulduğum
Sen ey Rabbim her dem kurban olduğum!
Her hücrede bin hikmetin var senin.
Vasıtasız tüm her şeyi görürsün
Senin alın yazın benim kaderim
dokunma bulutlara bir daha asla!
sırtını verip bir dağ yamacına
başını mor bir gül dalına yasla.!
Ne ağıtlar yaktım senin ardından
Kuşlarda benimle ağlar sevdiğim
Turnalarda göçtü gönül yurdundan
Şimdi yanar yalçın dağlar sevdiğim.
Elimi kalbime koydum bir ara
Atışında senin aşkın sevdiğim
Güneş yaslanırken nazlı dağlara
Batışında senin aşkın sevdiğim.
Beklerim erisin dağların karı
Senin aşkınla doldur yüreğimi
Gülşensiz bağ ile doldurma Allah’ım
Ya kıymet bilene düşür sevgimi
Eğreti ellerde soldurma Allah’ım.
Ey aşkın sahibi, aşkı yaratan!
Senin gözlerinde kaldı, eski şarkılar
En asi mevsimler, tüten sevdalar
Kaldı da zambaklar gülüşlerinde
Akasyalar açıyor'mu yine düşlerinde?
Sonra öpüyor baharı duru gözlerin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!