Olmak istemiyorsa mahpus,
İki seçenek vardı adama;
'Ya hep sus.
Ya da hiç konuşma.'
1996
Benden sana çam sakızı,çoban armağanı;
İyi sakla gönderdiğim bir heybe dolusu, zamanı.
Ki pembe denizlerde bulunmuş,
Üzeri mavi yosun tutmuş.
Ve kara kışlarda kalmayasın diye naçar,
Yollar ne de çok,
Yollar bir sürü.
Gerçeğe varacaksan dost;
Yüreğinle gör,
Yüreğinle yürü.
Üç kurşun çıktı namludan,
Birbirinin ardından.
Dan...
Dan...
Dan...
Ta en baştan yanlış adamı sevdin sen.
Bense kimi sevsem yanlış olacaktı zaten.
Bu sevda yanlış,
Anla;
Sonu aldanış.
Zavallı bir pire için,
Dünyanı yakmaya değmezdi.
Dokunacakmış gibi yapsan...
Pire zaten ezilecekti.
Zor değildi pireye;
Sütle yıkadım yüreğimi, akladım…
Ak yüreğimde, kara sevda sakladım.
Yüreğimi bildiler…
Sevdamı bilmediler.
Hep sarı olsa da benim ilkbaharım,
Doğum günümmüş bugün.
Pek de emin değilim,
Ama kafakağıdım öyle söylüyor.
Ne diyeyim.
Doğum günümmüş bugün.
Doğumuma tam otuz yıl uzak,
Yerin yüzü kızardı,
Zulmünüzden.
Göğün yüzü karardı,
Bencilliğinizden.
Ey göğün altındakiler!
Ey yerin üstündekiler!
Uslanmadı yerin üstündekiler,
Selam size yerin altındakiler,
Vefasız çıktı göğün altındakiler,
Selam size göğün üstündekiler.
07.10.1997




-
Bülent Arkan
Tüm YorumlarŞiirlerinizle yeni tanıştım ve çok güzellerdi nicelerinde görüşmek dileğiyle yolunuz açık olsun