Kim diyorsa yalan,
Ağlamak değil ayıp.
Asıl gerçek olan;
Ağlamamak büyük kayıp.
Sen öyle bir ağla ki,
Kurak gönüller canlansın.
Hiç ayrılmadığım bu yerlere,
Geri döneceğim bir gün.
Anlaşılmazlığımı vuracaksınız zincirlere,
Bitecek sıladaki sürgün.
Önce biraz korkacaksınız benden,
Sonra anlayacaksınız korkunuzun yersizliğini.
Ya bu sevda bitirir beni...
Ya da ben bu şehri.
Artık gitmeli...
Beklememeli.
Ya bu çirkef yutar beni...
Üzülmeyin be martılar! ..
Hayıflanmayın; olmadı diye anlayanınız hala
Bak ben anladım işte…
Hem de ilk görüşte daha
Gördüm;
Ara sıra kaçıp uzaklaşsan da,
Bana şu dünyada,
Tek sen yardın gölgem.
Bazen solumdaydın, bazen sağımda.
Bazen yol gösterdin bana,
Bazen de ardımda,
Dört soysuz soydan
Bir istila ordusu;
Kızıldan, daha kızıldı iki soy…
Diğer ikisi: Karanın en karası
Toplam sayısı ordudaki askerin,
Ellinin iki fazlası.
Olsa da,
İstanbul kanatları altında,
Karga yine karga.
Kargaca görür,
Kartalların İstanbul’unu,
Kargaca anlatır karga.
Beriden sürerler,
Öteye geçemem.
Ölümden korktuğumdan değil inan,
Öteye geçememem.
Ama sanırım,
Ötedekiler de beni istemezler,
Düşler,
Ne de güzeldir.
Ama bilesin ki dost,
Uyuyanlar düş görür.
Ölüler,
Önüme,
Yüce dağlar dikilse,
Engin denizler dizilse,
Ne gam.
Bir sigara içimliği uzağımdasın da bazen,
Sana gelemem.
Şiirlerinizle yeni tanıştım ve çok güzellerdi nicelerinde görüşmek dileğiyle yolunuz açık olsun