Sana göre belki ben;
Bir NOKTALI VİRGÜL ün ardındaki
Basit bir cümlecik;
Biraz mahçup, biraz ezik...
Yada belki ben;
SORU İŞARETİ, kıvrım kıvrım ve kat kat...
Önce göz nuru sordu seni;
"Üç mürebbiyenin üzerine titrediğidir." dedim.
"O, üç mürebbiyeye de gözde!"
Daha şefkat sormadan da
Ben söyledim:
İmbatla imsakın öpüştüğü demde
Anadan üryan bir deniz…
Atılır ruhumun mavisine.
Benzemez ama yüzmesi yüzmeye;
Ne boğulur…
Ne kurtulur.
Bebek olsam
Gamsız, kedersiz…
Yıkasa melekler yüzümü,
Seherde uyandığımda.
Ya da
Hişt!
Hişt, diyorum Orhan Veli!
Aç gözlerini!
Ki, dinlemeye zaman yok.
Şimdi doya doya
Seyretme vaktidir İstanbul’u.
Sevdamın,
Yağlı urgan boynunda
Ayağı altında terleyen iskemleye...
Ha vuruldu, ha vurulacak.
Umudumun,
Yaşatmam seni benden ayıranı diye,
Yeminler etmiştim sevgiliye.
Sanki tanımaz gibi beni, bilmez gibi sözümü,
Toprak elimden aldı ahu gözlümü.
Deliler,
Bana deli dediler.
Acı, acı güldüler,
Gülüp de geçtiler.
Deli olmama diyecek yok bir sözüm,
Kulağımı çekti kara fikir
Ve bağırdı beynimin en sapalarına kadar
Avaz avaz;
“Küçük şairsin, küçük!
Hem de
Bir anne şiiri...
Şiirlerinizle yeni tanıştım ve çok güzellerdi nicelerinde görüşmek dileğiyle yolunuz açık olsun