İçini bir kurcala bakalım.
Orada mıyım?
Bir ara rüyalarına bak
Orada mıyım?
Belki üşeneceksin ama
Bir ara eve gelip bak...
Sana bir kuş getirdim.
İçinde yaşatman için.
Sana beni getirdim.
İçinden göç etmemek için.
İçin o kadar sıcak ki:
Her nefeste karışıyorum sana.
Belki içinden çıkacaksın,
Belki de dolaşacaksın daha fazla.
Ama bana bir sor bakalım,
İçinden çıkmak istiyor muyum?
Bedduaların, “beni yaktığım” için dedin.
Ama ben seni yakmadım ki;
Sadece sana yandım.
Nefessiz kalmalarımdan suçlusun dedin.
Nefesim olur musun demiştin ya hani.
Sonra sen olmazsan ölürüm demiştin ya…
Senden biraz boya rica edecektim.
Hayatımı renk verdiğin gibi.
Mesela bana biraz gece siyahı ver,
Saçının rengi gibi olsun.
Bana birazcık deniz ver.
Ağzının içi gibi ıslak olsun.
Ellerini uzatıp merhaba demen
Kalbini ikram eden,
Misafirperver bir görünüşün vardı.
Sana hep misafir olmaya gelsem,
Kalbini gene ikram eder misin?
Ayrılırken değil de,
İlk erime seni gördüğümde gerçekleşti.
Sonra ilk gülüşünde biraz daha eridim.
İlk dokunmanda,
İlk okşamanda,
İlk öpüşünde,
Önce karanlık vardı.
Sonra bu karanlıkta dünya doğdu.
Daha sonra yıldızlar ve ay gözüktü dünyadan.
En sonunda da güneş aydınlattı dünyayı.
Ama hala karanlıktı dünya.
Yüreğine bir imza bıraktım.
İlk önce sözlerimle yaptım bunu,
Ama bana yeterli olmadı.
Sonra gözlerimle bıraktım.
Bu da yeterli olmadı.
Yanımda olmadığın zamanlarda,
Bir istirideyenin içinde
Uyanmayı bekleyen inci gibiydin.
Zamanı geldi.
Ben geldim.
Zamanı geldi
Sen açıldın.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!