alıp başımı gitmiştim
koşmuşum Ay'a kadar
üstümde ter kokularımla
yorulmuşum germiştim hamağımı
bahar rüzgarında
yapraklarını sallayan iki ağaca
hüzzam kendinden geçmiş, bu gece sahtekâr
tanbur cenk eylemiş, çığlığı zülfikar
rebap ihya yolunda, bedenimde hünkâr
Aşk gecesi bu gece
gönlümde acı bir şerbet var
Gökyüzüne açılan terasta
biri erkek biri dişi
Sırnaşıyor birbirine iki deli
İnlemelerle başlıyor kokofoni
Sorulmuyor artık esaretin bedeli
yine o savaşçı deli kadın
soyunun kabuğunu soyuyor
ağlayan doğum ormanlarında
başını çeviriyor günışığı
bir batımlık soğuyor zaman
kalbini dağlıyor sırtlan gülüşü bacakları
ıssızlık
dağ başında
yıldızyeli
yanı başında
süslemeli
bir kapının menteşesi
Kalbimde sayısız oda vardır benim
her odada da hiç büyümeyen ayrı bir çocuk beslerim
hepsi haylaz hepsi yumurcaktır
ama ben hepsini de severim
hepsinin bir hayali bir de aşkı vardır
elindeki traş bıçağıyla kadın
dikiyor aynadaki erkeğin sakallarını
kolunu kaybetmişti o sırada vapur düdüğü
susturamadı kaptanın tüten tadını
küvette kurumaya bırakılmıştı çölün sokakları
Bir gece baktım, bir rüya gözüktü gözüme
bir ışık süzmesi, bir sayı ve bir kelime
bana dedi, aşk için dön hadi!
sonra yokoldu gitti
ama neyin etrafında döneceğimi hiç söylemedi....
At sırtında
kaçırırsın
alnına ak balık düşmüş kızını
bir ıslıkla
Rüzgar Tanrıçalarından
edersin al aşağı
ölüme yakın bulutlar
kardan adamı yıkar gibi beyazlar
bu yol aşk yolu
ney'ime ağlar
kimi için pembe
kimi için kara bulutlar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!