Düşündüm ki;
insan son nefesinde
neleri doldurur içine
ve çeker
bitmesini istemezcesine.
düşünsenize
her tarafında kırmızı kırmızı kalpler
çıplak bedenine yerleşmişler
içini açtım hepsinin teker teker
hepsi tamdı
hiçbirinde yoktu çatlak ve keder
ama bir yer vardı ki
Sıradan bir Temmuz zifirisi
ne hatırlatır ki insana,
gökyüzüne baktığında
yalnızlık burcu şekillenir mi?
sonsuzluğa dalarsın
elindeki son hissi kime bağışlardın...
ya da bağışlayabilir miydin?
dönüp gelir mi bu soru
içine çektiğin görünmez nefesin ortasında
yoksa çıkar gider mi
ciğerlerinin içinden çıkan buhurlu diğer nefesin sonunda
Değiştirilemeyen acı diyarında...
Tarihi kandıramayan bir yavuz
saat seherin dördü, azbuçuk geçmiş dokuz
çarpışmalar, top sesleri,
düşen soluksuz
Uçurumun kenarında sıcak bir yüreğin çarpıntısı şimdi sana anlatacağım
Kayaların altında gözlerinin ışığından yansıyan aksini anlamsızca andığım
Kırmızı gölgelerin etrafına sarmasıyla sarıldığım bir hikaye bu ona yolladığım
Kitaplar arasında toz yutmuş bir boğazı
Biraz çay ve biraz tütünle boğarak
Her gece bir mum ışığı arar oldum,
kayboldum.
beni bende bırakmak istemeyenlerden kaçtım,
şanslıydım.
Bakmaya korkardım
kadınlığını gözlerine sürmüş
bakışlarını da sarışınlığına saklamış
o safdilli Rus kızına...
bu nedenle anlatmak istedim sizlere
ona yazdığım upuzun bir bilina...
özlemi bu kadar o yapan ölümden başka nedir?
en çok ne vurur seni özlerken,
o ölmeden önceki yaşadıkların mı
yoksa sonraki yazdıkların mı
kendini bilmeden? ?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!