Ne kadar garip!
bir fındık attım ağzıma
girdi dişimin kovuğuna
dilim döndü yaklaştı ona
ama inatçı bizimki
yanaştırmadı hiç kenarına
herbirimizin yüzünde
çeşit çeşit maske
Doğduktan sonra
alınır bir tane
ölmeden önce
-Aşk sanatının sadece hissedilen matematiğine...-
sayısız paralel evrenlerinin üstünde
tanrının attığı bir zarla
kırıldı içlerinden bir düzlem
ve katıldı bardaktan boşalan geceye
Defnelerin kokusunu saçlarına toka yapmış
Badem gözlerinde Ay'ın halesi gözüken sarışınım.
Demiştim sana:
'Eğer ki kalbimi koza bellemiş bir kelebek
Karanlıkları arıyorum Rodos'un derin delhizlerinde
açılmamış bir deniz kabuğu saklıyor incisini
mercan mercan döküyor gözlerini
fersah fersah aşıyor kum denizlerini
inim inim inliyor edepsiz nefesleri...
gecenin eli kulağında
bir hanımefendi edasıyla
mum ışığının
gölge oyunlarında
kızarmış büftek tadında
konuşuldu seninle havadan sudan
çarşaflara izlerini bırakan
tenleri küllenmiş bedenlerde
kapatıyor karanlık, yaldızlı yollarını...
devrim yapılmış
Ekim duvarı yıkıldı yıkılacak
sanki herşeyin farkında
bugün deniz boyadı beni masmavi
güneş sarıya
ağaçlar yeşile
özlediğim kırmızıya boyadı
içim beyaza
dışım mora çaldı
-sanatsal aşkın sadece hissedilebilen matematiğine...-
sayısız Paralel evrenlerinin üstünde
tanrının attığı bir Zarla
kırıldı içlerinden bir düzlem
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!