Sırra kadem basmış bir çağrı
Uzaklardan bir çilli horozun türküsü
Gün ışığının aydınlık yüzü
Çaresizliğin yıkılmaz gücü
Akreple yelkovanın seviştiği bir an dokundu bana
vuslata yaka silktim kaptan
acele kalk yetiş yanıma
gidelim buralardan
daraldım diyorum
anlasana
haydi bitir şu tekneni beni bunaltmadan
Kırık bir cam kürenin dışından bakan sen
hep silgi darbeleri yemiş bir kağıdı andırmışsan bana
kirli pencerelerden gözkırpmışsan karlara
gördüklerini işlemişsen ellerime
kale kapılarıma dayanmışsa güllerin
Bir sibirya kaplanının her zaman sahip olduğu
ama pencereden hızla eriyen karlar
o beyaz saflığın önünde yorulduğu
yerine sadece ve daha soğuk rüzgarın soluduğu anlar
hiç bilmediği, tanımadığı bir dağ çileği o
seni senden geçirendir sevgilin
beni bedenimden alandır sevincim
harfleri sayılarla mı birleştirdin
işte senin sevgilinin sevincidir bu zikrin
korku değildir geri gelişimin sebebi
durduk yerde buhranlandın akşam akşam
yanık günün tuzunda eridim
yılan gibi kıvrıldın gönlümde
okyanusa sarıldım üstümü örtmeden
çizgiler neydi teninde
Fırıldağı olan 10 yaşında bir çocuktu
Her sabah çıkar dağlara, rüzgarı ağırlardı.
Rüzgar ise döverdi fırıldağı
Çocuk sevinirdi.
Kadın, dertliydi çocuk okumalıydı
herşey peygamberdevesinin kendini dişisine kurban etmediği bir dalı kırmasıyla başladı.
Ve ardından yusufçuklar kaçırdı yumurtalarını bataklıklardan...
Ardıç kuşlarına niye saldıramadı kartal o gün,
niye sinemedi gelincikler çukurlarına
bukelamunlar niye renk vermediler
Yorgun bir akşamüstü bu
sıradan bir kaderin oynandığı ilk cuma
sahiller, sokaklar ve yılanlar yine orada bekliyor onu
kendimin çaresini arıyorum bezmeden, düşmeden
bir çizgi görüyorum ilk başta uzaktan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!