kinimi gömdüm gölgeme
çiçeklerle bezedim sevgilime..
göz nuru el emeği kanımı
yunuslardan aldım kendime sattım...
çarpık kulvarlardan sıkıldım artık
çiçekler dul kalmış özünden
koklanmıyorlar artık delgilerin berisinde
beşikler karaya, mezarlar pembeye çalmış
eminim bir gün buluşacaklar aynı yerde
çoğullanan bir durağanlık var
penceremin nefessiz bulutlarında
Alın yazımda bir kaçak yaşıyor
sanki ruhumun bezirganı
harabe mi elimdekiler
yoksa vakitsiz öten horozlarım mı?
eskiciden alınan bir gözlükle bakmalı geleceğe
Kısık sesle bir çığlık attım cihana
Ağlamaya başladım yalnızlıktan sonsuzluğa giden yolda
Gülücükler saçan hüzünlü palyaçoyu aradım gül bahçelerinde
Ama ızdırabın ölümü hepsinden acımasızdı
Kırık bir oku çıkardım gönlümde
el fenerlerinin yumuşakça dokunduğu
dişleri olmayan bir yüzdü o gece gözüken
çamurdan ayaklı ve elleri titreyen
dağınık saçlarıyla ve korkulu gözleriyle seçilen
ufacık ellerini kıymıklar süslemiş
bir güzeller güzeli çıktı yıkık evden
tenden kaçan kokular sır gibi dilimde
ahenklerin yarını bitmiş
dünü aramış korku treninde
bir sıratsa kokulardan korkmak
raydan çıkmışım ben
Ellerimle yorgun yüzümü traş ederken
görevi bitip giden deri hücrelerimden ne farkım var şimdi?
neyin tazeliği neyin eskimişliği...
Aynaya yaklaşıp bana bakarken
senin kadar geçici olmadığımı kim söyleyebilir ki şimdi?
çekilirsin oradan
Neden tilki gibi bekleriz hep geceleri de
sinsice düşünür ve gündüzü def etmek isteriz inimizden
yavrusunu koruyan anne gibi
içimizin yaşaması için savaşırız her gece gündüzle?
Neden hep zorlukları göğüslemek isteyip de
Bilmem bilir misiniz
boyum çok uzundur benim
ama kimse bilmez ki
bu yüzden üzerimde bir lanet vardır...
inanmayacaksınız belki ama
nereye kafamı vursam
saat üçte
çıt etse afife
ötse peşpeşe
İshak Kuşu kafeste
pıt pıt kaçsa pisi pisi
kuşak kuşak
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!