Ne zaman bir parka otursam
Ya da bir banka
Hemen yanıma yaklaşır
Genci yaşlısı
Çocuklusu bakiri
-'Boyayalım abi'leri saymıyorum
Bazen kahrederim kendime
Dünya bir canavar
Açmış ağzını gelir üzerime
Evimde çocuğum bana karşıdır
Karım beni anlamaz
Nereye nasıl verilir
Dilekçe
Bilemiyorum
Ben insanlıktan
İstifa ediyorum
Ağaran saçlarımdan anladım
Zamanın geçtiğini
Ama ben gençliğimle
Hep aynıyım dipdiri.
Midemin ağrısını düşünürken anladım
Yan yan yürüdüm
Bu sabah
Yayan yürüdüm.
O da yürüdü.
Köpüre köpüre,yeleleri dikerek
Gözleri kızartarak
Şu orman
İçinde kuşlar ve hayvanlar
Bülbül öter gül açmaz
Gül açar, bülbül ötmez
Öt bülbülüm açtır gülü
Dünü unutalım yaşayalım bu günü.
Toprakdan bir adam,kocaman
Kolları değdi uzaya
Ayakları arş-ı alaya
Dirildi birden.
Kan kattı yüce tanrı damarlarına,can verdi.
Yürüdü toprak adam.
Aç kaldım, susuz kaldım, İsteklerim sınırlı
Orucun sevabı Kiloyla tartılır mı?
İşte geldi ramazan, son günleri giderken
Kadir gecesi var içinde geceleri yatılır mı?
17 Ağustos 1999 tarihinde olan depremin akabinde aşağıdaki dilekçeyi yazıp imzaladıktan sonra yetkili yerlere gönderdim. O zamanki duygusallıkla tarih atmamışım, postadan iadeli taahütlü göndermiştim araştırılırsa tarih bulunur. Şimdiki tarihi atsam değişen bir şey olmaz çünkü bize cevap Kocaeli Üniversitesi Rektörlüğü verdi o da “ beş bin dolar yatırın ölçelim” oldu. Bu dilekçeyi depremin sekizinci yılında sayfama alıyorum.Umarım haklı çıkmam.
Cumhurbaşkanlığına
Başbakanlığa
Bayındırlık Bakanlığına
Kocaeli Koordinatör Valiliğine
Bir sabah
Bayram olmayan bir sabah
Bir gün
Cuma olmayan bir gün
Bir gece
Kutsal olmayan bir gece
Konuyu RECEP USLU hocamdan dinlediğim için,bıraktığı kederi de biliyorum.
Başınız sağolsun koca usta.
Mukadderat bu,karşı gelinecek,itiraz edilecek mercii yok ki,başvursak.
Şiiriniz zaten gereğini anlatmış.
Bir söz bilirim,sahibini bilmiyorum.
HİÇ KİMSE ÖLMEK İÇİN GENÇ DEĞİL ...
Çok güzeldi RECEP hocam.
Canlı canlı dinleyen birkaç şanslıdan biri olmaktan mutluyum.
Yüreğinize sağlık.