Recep Uslu Şiirleri - Şair Recep Uslu

Recep Uslu

Üzüm olur bağlarında
Aşık gezer çağlarında
Çil keklikler dağlarında
Anadolum, güzel yurdum

Yüzyıllardır yaşıyorum

Devamını Oku
Recep Uslu

.. KIŞ
Kış gelip kar yağdığında
Çocukluğumu hatırlarım
Çocukluğumun Çengellerini

Kızak kayardık

Devamını Oku
Recep Uslu

Bir başkadır memleketimin toprakları, bir başkadır memleketimin ormanları, bir başkadır memleketimin kıyıları. Yeşille mavi kucak kucağa seviştiği yer Çakraz, insanlar heyecanlı, insanlar mutlu, umutlu….
Kırk yıllık okul arkadaşım Harun’dan haber aldığımdan beri büyük bir heyecan içerisindeydim. Bolu erkek öğretmen okulu mezunları 23 Mayısta Çakraz’da buluşacaktık. Kırk yıldır görmediğim, görüşmediğimiz sınıf arkadaşları, devre arkadaşları buluşacaktık. Kimler sağ ve sağlıklıydı acaba…
Bir gün önceden Harun’un Caycuma-İhsanoğlu köyündeki evine eşimi ve baldızımı alarak gittim. İki oğlu iki torunu gelini ve eşi bizi sımsıcak karşıladılar. Sarılıp hasret giderdik. Toplantıyı Bartın’daki arkadaşlarıyla birlikte düzenleyen Harun çok heyecanlıydı. Eski fotograflara bakarak bu kim şu kim diye diye heyecanına ortak oldum ve sabahı zor ettik. Bartın öğretmen evine gittiğimizde bana:
-Sen öğretmen evine git, ben arabayı park edip geleyim bakalım seni tanıyan çıkacak mı? Dedi.
Öğretmen evinin kapısından içeri girer girmez bir masada oturan Fadıl, Hayrettin, Ahmet ayağa kalktılar, bana hoş geldin dediler. Heyecanları gözlerinden okunuyordu. Oradaki kalabalığa baktım, yüzler yabancı değildi ama isimler hafızadan silinmişti. Düzce gurubuyla beraber Haydar, Secattin, İrfan geldiler.Sarıldık. Ben onları onlar beni anımsadı.Sen son sınıfta hangi sınıftaydın dediler. 3_A dedim. Şu masa sizinkiler dediler yanlarına gittim, İşte Musa, Emin… sarıldık… Adapazarı-Geyve gurubu geldiler, onlarda sınıf arkadaşlarım yoktu…hoş geldin dedik, biraz sonra Bilecik- Bozüyük gurubu geldi…hepsi benim arkadaşım, memleketlimdi. Hep birlikte Sami’yi bizim arabaya alarak Çakraz’a hareket ettik. Akşamın güzelliği koya vurmuştu. Bir sürü kalabalık toplanmış yakalarına hangi yıl ve hangi sınıftan mezun olduğunu yazıp asmaktaydı. Rüştü’yü gördüm, yanına gittim, tanıyamadı…garip garip bakıyor yakamdan ismimi okumaya çalışıyordu. Bende göstermemek için her türlü numarayı yapıyordum. Sen ne olmuşsun öyle ikibuçuk katına çıkmışsın Recep dedi..sarıldık, ötede Recep Tavukcu’nun sesi geliyordu.Omuzuna vurdum..döndü…oooo…çekti. Sarıldık, Mehmet İmamoğlu (Abanoz) oradaydı..ben abanoz soy adı sanıyordum, meğer lakabıymış, kırk yıl sonra öğrendim. Sinan’da oradaydı, ben onu o beni tanımadı. Tanıştıktan sonra ikide bir el hareketi yaparak “ hay Allah” dedik.
Akşam yemeği yiyeceğimiz balık lokantasına yöneldik. Herkes yer bulma ve kırk yıldır görmediği arkadaşlarıyla sohbet etmeye çalışıyordu. Tam ikiyüz kişi toplanmıştık. Bozüyük gurubu bize süpriz yaptı. Bize gelen duyuruda eşler katılmayacak, bizler yatılı okuduğumuz okulda yaptığımız hergelelikleri anlatacağız dendiği için eşimi götürmemiştim, ama Bozüyük gurubunun eşleri “ ya bizide götürürsünüz yada sizde gitmezsiniz “ diye baskı yapmışlar…Eee eşlerin dediği olmuş tabii. Sınıf arkadaşımız Yunus Sayım da geldi yanımıza.

Devamını Oku
Recep Uslu

Dolmuştuk kırk kişilik
Otobüse yüz kırk kişi
-haydi kalkıyor
-Öne yürüyelim beyler
-Ay sıkıldım..
-Anne ayağıma basıyor

Devamını Oku
Recep Uslu

Aklımın ermediği, aykümün almadığı olaylar zinciri gene başladı. Nasıl milletin insanlarıyız ki kar yağar altında kalırız, yağmur yağar altında kalırız, deprem olur altında kalırız, araba alır altında kalırız, ürün yetiştirir altında kalırız, devlet idare etmeye kalkar altında kalırız...sonrada deriz ki...ALLAHTAN... isyan edesim geliyor.. Yazık değil mi bu ölenlere, yazık değil mi bu mahsur kalanlara, kabahat bizde mi...bizi yönetende mi, bizi yaratanda mı (tövbe tövbe) ...
içim eriyor yahu.
Recep Uslu

Devamını Oku
Recep Uslu

Güler yüzlü tatlı dilli
Buket kızı bilen var mı
Benim için şiir derdi
Şiirini gören var mı

Sıcak kanlı cana yakın

Devamını Oku
Recep Uslu

Bu gün 21 mart 2008, dünya şiir gününü kutlamak üzere kaçıncı yılıydı bakayım, yanlış hatırlamıyorsam on sekizinci yılını kutlamak için Dafne Kültür Merkezinde yapılacak olan ve yapılan etkinliğe katıldım.
Sunucu Cemile Gültepe, tatlı diliyle ve konuya hakimiyetiyle başladı şiiri bizlere anlatmaya..bu etkinliği Türkiye Yazarlar Sendikası, KYOD, Nazım Hikmet Kültür Derneği birlikte organize etmişler.İlk önce Sendikanın Kocaeli temsilcisi Fahrettin Demir, Ahmet Oktay’ın ele aldığı bildiriyi okuyarak bizlere hoş geldiniz dedi.Kocaeli basınının gözdesi Ruşen Hakkı, kısık ve hasta sesiyle şiirlerinden örnekler verdi. Şiir bayramını dünya şiir gününün ilanından iki sene önce Kocaeli’de kutlanmasını sağlayan İhsan Topcu şiirlerini okudu. Ruhen Odabaş, Düş Gördüm Hayra Yordum Dün Gece dedi.İhsan Topcu’ya böyle bir etkinlikte dünyanın önüne geçtiği için teşekkür etti.
Birde misafirimiz vardı. İstanbullu şair Aslı Duran, onun şiirlerinide zevkle dinledik. Can dostum şair ve araştırmacı yazar arkadaşım Mehmet Kılıçoğlu havayı yumuşatmak için anısıyla başladı konuşmaya ve güzel iki şiirini okudu. Hayrettin Geçkin hocamda iki şiiriyle katıldı törene.. Ayten Özmeral şiirlerini okurken o anları yaşadı ve yaşattı bizlere, gözler kapalı, ses yüksek, vurgular tamdı. Ayşe Nalan hanımda iki şiirle katıldı.
Kocaeli şairlerinin bu yılkı bildirisinide yine İhsan Topcu okudu net ve canlı olarak. Sıra izleyici ve dinleyicilere gelmişti, okuyup okumama kararsızlığındaydım ki huzurevi sakinlerinden İzzet Özer güzel bir şiir okudu. Bende okumak istedim ve musalladaki cenazeyi gösteripte “ Bu hiç konuşmaz ama çok şey söyler” diyenlere itafen “ Cennete Gideceğiz” şiirimi okudum. Hayret yahu o kadar heyecanlandım ki elim ayağım titredi. Şiirimin sonunda adımı bile söylemeyi unuttum. Benden sonrada bir genç şiir okudu ve töreni bitirdik.
Nice şiir bayramlarına erişmek dileğiyle.
21.03.2008

Devamını Oku
Recep Uslu

Sabahın erken saatlerinde bir tatil günü Karamürsel arabasıyla yolculuk yapıyorum. Araba oldukça tenha, uykulu gözlerle birkaç kişi var. Etrafımı seyre koyuldum. Sabahın o güzel ışıkları etrafı aydınlatarak hoş bir görünüm oluşturuyor. Denizde yakamozlar parlıyor, yolda arabalar sallana sallana gidiyor. Hemen önümüzde bir kamyonet gitmekte. İçi Pazar eşyası ve sandıklar dolu. Gözüme aracın sağ uç kısmında bir kımıltı ilişti. Örtüsüne sarılmış bir kadın kendisini arabanın hızının soğuğundan korumak için uğraşıyor. Merakla aracın ön kısmını yani şöför mahallini görmek istedim. Bizim araç hızlandıkça o da hızlanıyor. Bir türlü göremiyorum. Bizim araç yolcu almak için durunca kamyonet gözden kayboluyor. Bir müddet sonra yetişiyoruz, arkasından gittiğimiz için yine göremiyorum. Merakım katlanıyor. Mutlaka görmem lazım. Şöför mahalli iki kişilik, acaba içindekiler erkek mi, kadın mı?
Gölcük’e gelince kamyonet sağa doğru dönüş yaptı. Evet, evet içinde iki erkek oturmaktaydı. Kadın anneleri mi, hanımları mı, kızları mı anlamadım ama işte kamyonetin açık olan arkasında kendisini soğuktan, tozdan korumak için çaba harcayarak yolculuk yapmaktaydı. Hem tahminimde yanılmamama sevindim, hem de hala kadının değerinin bu kadar oluşuna üzüldüm. Bu iki duygu birlikte nasıl yaşanırsa öyle işte. Kadınlara eşit hak isteyenlere duyurulur.
Demekki İzmit ile Karamürsel arası epey uzak olmalı ki hayallere kapıldım ve yıllar öncesine gittim. Tarihini hatırlamıyorum, ne için gittiğimizi de hatırlamıyorum. Bir iş için Adapazarı’na gitmiştik. Babam ve ben..işimiz bittikten sonra yola koyulduk, yayan yapıldak belirli bir istikamete doğru gidiyoruz. Babam önde ben arkada yürüyoruz. Etrafımızda arabalar vızır vızır gitmekte, kocaman binaların arasından geçiyoruz. Merakla ve heyecanla etrafıma bakıyorum, babamla aram açılıyor, babam bağırıyor…koşarak yanına gidiyorum. Yanımızda bir kamyon durdu. Bizim Amir amcaydı bu. Nereye gittiğimizi sordu. Babam “ Dörtyol” dedi. “Oraya yayan gidemezsiniz çok uzak hem nereye gideceksiniz” dedi. Evimize yani geldiğimiz yere gideceğimizi söyledik. Kamyonun şöför mahallinde bir kişilik yer olduğunu çocuğun kasaya güzelce gizlenmesini ve üzerini örtmesini söyledi. Hem üşümekten hem de trafikten saklanmasını istedi. Kamyonun kasasına zor bela çıktım. Orada bulduğum bir çuval parçasının içine girip oturdum. Ortalık zifiri karanlık, hor, gür.. gibi araba seslerinden başka ses duymuyorum. Korkumdan üşüdüğümün farkına bile varamıyorum. Epey yol aldık. Durdular ve bana seslendiler “ Recep rahat mısın” “çişim geldi” dedim. Benim inmemi ve hacetimi gidermemi beklediler. Tekrar kamyonun kasasına çıktım, çuvalın içine girdim. “ Hadi geldik in” dediler. Uyuyakalmışım. Çocuk hakkı zaten yok.
“Hocam sen burada ineceksin, top sahası şu evlerin arkasında” dedi Karamürsel arabası şöförü. Teşekkür ederek indim.
Umarım bir gün biryerlerde her şey düzelir.
29.10.2008

Devamını Oku
Recep Uslu

Ey doktor emmi, hemşire teyze
Çocuk böyle tedavi olmaz
Tedavi ediyorum diye
Çocuk böyle ağlatılmaz

Sen ustasın bilirsin işini

Devamını Oku
Recep Uslu

Öyle bir şiir yazmalıyım ki!
Buram,buram aşk tütmeli
Satır satır sevgi
Nokta,nokta güven
Harf,harf azim.

Devamını Oku