Geldim,
Geçen günlerimizin,nefes alıp verişlerimizin
Ve tenine rengini döken orkidelerin hatrına
Sessiz bir sokak ve aheste bir akşam olup
Serilirdim geçip gidiverdiğin yollarına
Hatıralar kadar güzel o sevdalı gözlerinin
Kentlerin sahil tarafıydın, parlak ve güzel
Bir bayram sabahıydı,gözlerimde bakışların
Yağmurlu bir inceliksin ve zarif bir ihtişam
Buyur ederdi beni nuruna bakışların
Güneş tüm haşmetiyle doğar şehrin üstüne
Bir hatırlayış, bir ağlayış tutar silkeler beni
Acılar hükmeder gözlerimin ülkesine
Çare yok, çare yok söküp atsam şu teni
Nehirlerin pastoral türküsü yayılır dağlara
Bir ölü var, bir ölü var
Cami-i şeriften okunuyor selalar
Evin her köşesinde oğul,kız,ana
Dönüvermiş bu evin içinde bir virana
Uzaklardan çok uzaklardan duyulan bu ses
Ya dağların hıncı ya cinni bir çığlık
Akşamın nefreti deseniz, bu ihtimâl tanıdık
Oysa kalbimi hesaba katmazdınız bir kez
Issızlığın yazısı yazılıvermiş yazgıma
Gezginler gezgini, yolların dertli sırdaşı
Bir dokunaklı hatıra, utangaç bir emel
Başkentler kadar albenili ve güzel
Yazgılar gerek sana ey gecenin yoldaşı
Yıldızlar çehremin o vebalı tutkunu
Geliverdin bir söz gibi dudaklarımın ucuna
Gülüşünle çıkalım balkonlarına gecenin
Bu vakitlerde duru bir deniz gibisin
Kavuşmak için can atardım serin sularına
Karanlıkta yol gösteren yıldızım, ayım
Kentlerin yorgun kasıklarına abanıyor kalabalıklar
Yapraklar yüz çeviriyor artık yağmurdan
Güneşin tadını çıkaradursun ebleh ve alıklar
Tanrısal bir ok gibi atıldı çünkü zaman
Dalga dalga kabaran bir keder düştü bana
Uzaklarda çok uzaklarda bir yıldız olsaydın
Gökyüzü olmamın bir anlamı olurdu belki
Parlayan vakitlerde bir dolunaydın
Gece güzelliğini gösteren bir aynaydı sanki
Uzatıver ellerini o kokulu iklimlere
Göğsümün yamaçlarından yayılan sarsıntı
Gülüşlerinizden dökülen o yapay cennet
Kalbimde misafir ettiğim bu onulmaz cinnet
Beni ölümün ve yaşamın tam ortasına bıraktı
Ceylanların yurduna gitmek ister de gönül
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!