Gözlerim yoksul bir kent manzarasına hazır
Ne minerva ne hülya ne bir zaman ne bir ses
O vebalı rüzgârınla yalnız saçlarımda es
Çünkü duvarların ardında izbe bir kent saklanır.
Gerili çarmıhlarda vebal üstüne vebal
Gönül güzel gördü mü gününü gün eyler
Gününü gün eyleyen çirkini güzel eyler
Düşleri uykuya hâyâli hülyâlara
Dağıtan bu akşamı ufuklar kızıl eyler
Ey uzak ülkeleri anımsatan sevgili
Şehir sende unutmuş güzelliğini
Çocuk sende unutmuş masumiyeti
Gözlerin bir parça gökyüzü gibiydi
O mukaddes gözlerden yayılan tatlı rüya
Sükûtun sedasıyla seslenen hazin dudak
Kapkara gözleriyle müellem bir kadın
Esrik kadehlerinde mey misali mevsimler
Yüreğinde ümidiyle güzelim yarınların
O latif ve sade manzarasını düşler
Saçlarında rengi var sonsuz karanlıkların
Meçhûl âlemlerin ölümsüz sularında ,
Bir gemi misâli süzülüyor yürekler
Akşamlar dökülür gün batımlarıyla
Güneşin şehvetli kızıl dudaklarıyla
Yavaş yavaş tutuşuyor sevdalı denizler
İçimde parça parça ve sağır bir muamma
Saçlarımda rüzgârlarla savaşırdı dağlar
Rüyalarıma kılavuz olmuş bir çaresiz âmâ
Çalkalardı kanımı tenime attığım zar
İçimde parça parça ve sağır bir muamma
İsfahan işi yalnızlıklarım var benim
Ve içimde damla damla biriken korkularım
Issızlıktan insan misali terleyen duvarlarım
Karanlığı içen dudaklarım var benim
Hüznüm ve şehrimden özge neyim var
Göklerin şehvetini içiyorken bulutlar.
Tütüyor nedâmeti yorgun ihtiyarların
İhtiyarlardan miras bu içli akşamların
Buharıyla dans eder nice engin denizler
Kumsalda dalgalardan hatıra kalan izler
Sır dolu bir kadından nice sevdalar doğabilir
Gül ve sümbül geceye yayabilir kokusunu
Güzel bir yâr dökebilir gözlerinden uykusunu
Güneş altında söylenmedik neler kaldı kim bilir
Ses ve sükût içinde ve geceyle el ele
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!