Üsküdar’da birikir o kadim sesi udun
Mavi gözleriyle boğaz, gözdesi İstanbul'un
Marmara'yı mermer gibi işleyen mevsimler
Ve buhur buhur tüten sıra sıra gemiler
Gecenin tarlasını biçiyor rençber
İçimde mum misali eriyor boşluk
Başımda aylarca bu sarhoşluk
Şaraptan yayılan rüyayı içer
O müjdeli haberlerden bir haberdin sen
Hakikati ararken bir hayaldin sen
Gülden, yaseminden bir koku umardım
Çehrende o tatlılık, o bakışlar ey yâr
Sana Leyla’dan kalan soylu bir yadigâr
Ben senin müminin; sen benim imanım
Sen bir vakitken; sen de geçen zamanım
Bir ilâhî nur gibi yayılır kokun
Bedeninde erir anbean ruhun
Gözlerini emer bir buhurumeryem
Afyon gibi çeker kokunu tüm âlem
Sayfaların soğuk yüzü bir kefen gibi sardı bizi
Hayta bir yalnızlık döküldü yavaş yavaş
Dudaklarımda kan kızılı kederlerin izi
Şehrimin o berrak çocuklarıyla sırdaş
Duymazdım gecenin kalbine kalbine çarpan
Kasvet ve sıkıntı, sıkıntı ve kasvet
O ebedî mahzende birbirini içer
Orda güneş kara bir lambaya benzer
Ah! Bir palto gibi giyilmeyen hürriyet
Geçti bahar en güzel haliyle senden evvel
Ay ışıl ışıldı, gece gökyüzüne çökünce
Yıldızların parıltısı damlardı ince ince
Ama hiçbiri değildi senden daha güzel
Çocuklar geliverirdi ve o masum gülüşleri
Portakal kokuları siniversin saçlarına
Bir parça mavi deniz alıp götürse seni
Yasemin çiçeğinin utangaç rüyasına
Gülüşünün hatrı için o hüzünlü yıldızlar
Bir güneş gibi ışıldar gözbebeklerine
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!